2024 ARALIK E-BÜLTENİ
YÖK'ten yapılan açıklamaya göre, Yeşil Üniversite Endeksi'nde İstanbul Teknik Üniversitesi 46'ncı, Yıldız Teknik Üniversitesi 63'üncü, Erciyes Üniversitesi 85'inci, Özyeğin Üniversitesi 89'uncu, Ege Üniversitesi 96'ncı, Yeditepe Üniversitesi ise 98'inci oldu. Ayrıca Türkiye'den 93 üniversite ilk 1000'de yer almayı başardı.
Uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education'ın (THE) İklim Eylem Endeksi'nde 36, Sürdürülebilir Yaşam Endeksi'nde ise 46 Türk üniversitesi yer aldı.
İklim Eylem Endeksi'nde, Erciyes Üniversitesi 100'üncü olarak ilk 100'e girmeyi başarırken, Abdullah Gül Üniversitesi 101'inci oldu.
Bartın Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi de ilk 300'e girdi.
THE'nin Sürdürülebilir Yaşam Endeksi'nde de Türkiye'den 20 üniversite dünyada ilk 500'e girdi. İstanbul Teknik Üniversitesi 40'ıncı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi 81'inci olarak ilk 100'e girmeyi başardı. Abdullah Gül Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Fırat Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi de ilk 300'de yer aldı.
Üniversitelerde dumansız hava sahası oranı yüzde 42
59 üniversite sıfır atık, yeşil kampüs ve çevrecilik alanlarında toplam 173 ödül almaya hak kazandı.
Üniversite İzleme ve Değerlendirme Genel Raporu'na göre, Türkiye'de 111 üniversitede yerleşkelerin ortalama yüzde 42'si dumansız hava sahası olarak belirlendi.
Rapora göre, Türkiye'deki 158 üniversite arazisinin yüzde 37'si yeşil alandan oluşuyor.
Ayrıca üniversiteler yeşil çevreyle ilgili pek çok etkinliğin yanı sıra kendi temiz enerjilerini üreterek, atıkların geri dönüşümünü sağlayarak karbon ayak izlerinin azaltılmasına ve ekolojik sistem oluşturulmasına öncülük ediyor.
"Yeşil ve dijital beceriler"
Açıklamada görüşlerine yer verilen YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, üniversitelerin Türkiye'nin kalkınma hedefleri doğrultusunda geleceğin kampüsleriyle sürdürülebilirlik konusunda topluma öncülük ettiğini belirtti.
Son yıllarda sürdürülebilir ve iklim dostu kampüslerin oluşturulması için birçok proje hayata geçirdiklerini vurgulayan Özvar, şunları kaydetti:
"Üniversitelerdeki sürdürülebilirlik göstergeleri, enerji kaynaklarının etkin kullanımı ve doğayla uyum gibi alanlarda ilerlemeler kaydederken, bu çabalar üniversitelerin uluslararası sıralamalarda üst sıralarda yer almasına da katkıda bulunmaktadır. Son dönemde en çok üzerinde durduğumuz başlıklar arasında yeşil ve dijital beceriler yer almaktadır. Yeşil beceriler konusunda bilinçli bir gençlik yetiştirmek ve üniversitelerimizin daha yeşil, verimli ve daha fazla sosyal sorumluluk üstlenen kampüslere sahip olmasını desteklemek öncelikli hedefimiz. Bu vizyon, sürdürülebilir kalkınma ilkelerini güçlendirirken gençlerimize hem çevresel hem de sosyal farkındalık kazandırmayı hedeflemektedir."
"Çevre İçin Yollardayız, Gençlerin Yanındayız" sloganıyla harekete geçen "Çevre Tırı"mız gençlere farkındalık kazandırmak için mesaisine Sakarya Üniversitesi’nden başladı.
Çevre Tırı sıfır atık, geri dönüşüm, Depozito Yönetim Sistemi, deniz ekosisteminin önemi ve Mapa Şamandıra Sistemi ile çevrenin korunması ve sürdürülebilir gelecek temalarına vurgu yapan eğlendirici ve öğretici etkinlikler barındırıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Türkiye Çevre Ajansı olarak üniversitelerde çevre farkındalığını artırmak amacıyla hayata geçirdiğimiz Yeşil Kampüs Festivali gençlerin yoğun ilgisiyle başladı. İlk durağı Sakarya Üniversitesi Kampüsü olan Festivalin açılış gününde Türkiye Çevre Ajansı Başkanımız Prof. Dr. Ferhat Pirinççi gençlerle bir araya geldi.
Prof. Dr. Ferhat Pirinççi aynı zamanda Sakarya Üniversitesi tarafından organize edilen ‘12. Ulusal Katı Atık Yönetimi Kongresi’ne (UKAY 2024)’ katılım sağladı. Sakarya Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Hamza Al ile görüşerek iş birliği imkanlarına yönelik değerlendirmelerde de bulundu.
Yeşil Kampüs Festivali’nde gerçekleştirilen etkinliklerden önce kongrede konuşma yapan Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, kongrenin başarılı bir şekilde geçmesi temennilerinde bulunarak Rektör Hamza Al ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na atık konusunda böylesine önemli bir programa destek verip, ev sahipliği yaptıkları için teşekkürlerini iletti.
Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, sonrasında Yeşil Kampüs Festivaline geçerek Depozito İade Makinesinin nasıl çalıştığını katılımcılara gösterdi ve Çevre Tırı hakkında açıklamalarda bulundu.
Başkanımız Ferhat Pirinççi, “Etkinlikler ve gençler arasında yarışmalar yaparak çevre bilincini ve farkındalığını artırmaya çalışacağız” dedi. Bu kapsamda Sakarya Üniversitesinde olduklarını belirten Pirinççi, Çevre Tırının burada 3 gün, belirlenen diğer üniversitelerde de en az bir gün olacak şekilde gençlerle buluşacağını açıkladı.
Başkanımız Çevre Tırı faaliyetlerinin amacını şu şekilde aktardı:
“Bu noktada gençler çok önemli. Gençlere özellikle bakanlığımızın yeni dönemde hayata geçireceği Depozito Yönetim Sistemi ve beraberinde Şamandıra Sistemini tanıtmak, denizlerin korunmasını daha da vurgulamak, çevresel farkındalık kazandırmak için 'Çevre Tırı' faaliyetine başladık.”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un genç, çocuk ve vatandaşlarla doğrudan temas kurulmasını önemsediğini vurgulayan Ajans Başkanımız aynı zamanda Depozito Yönetim Sisteminin de gelecek yıl kademeli olarak devreye alınacağının müjdesini verdi. Başkanımız bu sistem ile ilgili olarak:
"Bu çerçevede Türkiye'de üretilen plastik, cam ve pet şişelerin steril bir şekilde çöplere karışmaksızın ayrıştırılması ve artık bir atık değil de ham madde değeri görmesi anlamına gelecek. Bu da Türkiye'de gerek çevrenin korunması gerek sürdürülebilirlik gerekse de dışarıdan ithal etmek zorunda kaldığımız ham maddelere ihtiyaç duymaksızın Türkiye'de kendi öz kaynak ve bünyesinde karşılanması anlamına gelecek. Gerek çevrenin temizlenmesi gerek döngüsel ekonomiye katkı gerek sıfır atık anlayışına destek çerçevesinde bakanlığımızın bu faaliyeti Türkiye'de sadece ulusal düzeyde olması açısından değil, dünyada da çok ciddi bir örnek teşkil etmesi açısından önemli bir proje olacak" açıklamasında bulundu.
Yeşil Kampüs Festivali kapsamında gençleri ziyaret etmeye devam edecek olan Çevre Tırı, 9 ilde 13 üniversitede öğrencilerle buluşacak.
Yenilenebilir Enerji Depolamanın Geleceği: Yeraltı Pilleri
Yenilenebilir enerji kaynaklarının geleceği, geleneksel depolama yöntemlerinin ötesine geçiyor. Güneş ve rüzgar enerjisi üretimindeki değişkenliği yönetmek için yeraltı depolama teknolojileri, elektrik şebekelerinin dönüşümünde kritik bir rol oynuyor. Modern enerji sistemleri, üretilen temiz enerjinin her dakikasını verimli kullanmak için dev bir mühendislik mücadelesi veriyor.
Temiz enerji depolamanın geleceği yeraltında şekilleniyor
Bu enerji kaynaklarının temel zorluğu, üretimlerindeki değişkenlikte yatıyor. Güneşli ve rüzgarlı günlerde sistemler fazlasıyla elektrik üretirken, bulutlu veya sakin havalarda enerji üretimi neredeyse duruyor. Bu dalgalanma, yenilenebilir enerji sistemlerinin güvenilirliği konusunda ciddi endişeler yaratıyor. Enerji üretimi ve tüketimi arasındaki dengesizlik, şebekelerin istikrarını ve sürdürülebilirliğini tehdit ediyor.
Uzmanlar, yenilenebilir enerji kaynaklarının tam potansiyelini açığa çıkarmak için uzun süreli depolama çözümlerine odaklandı. ABD ve Kanada'daki araştırmacılar, yeraltı depolama sistemlerinin elektrik fiyatlarını yüzde 70'e kadar düşürebileceğini ortaya koydu.
Mevcut teknolojiler, güneş ve rüzgar enerjisinin fazla üretimini yeraltı mağaralarında ve rezervuarlarda depolayabiliyor. Bu sistemler, enerji üretimindeki dalgalanmaları dengelerken, şebekelerin esnekliğini ve güvenilirliğini artırıyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden araştırmacılar ise sadece lityum iyon pillere güvenmenin yetersiz olduğunu, daha kapsamlı depolama stratejilerine ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
Dünyanın En Büyük Enerji Depolama Fabrikası Açıldı: Kapasite 60 Gwh
Çin merkezli enerji depolama çözümleri üreticisi EVE Energy, dünyanın en büyük batarya enerji depolama sistemi (BESS) üretim tesisini hizmete açtığını duyurdu. Hubei Eyaleti Jingmen Şehri’nde yer alan 60 GWh kapasiteli batarya üretim tesisinin ilk fazı ileri otomasyon teknolojileriyle donatılmış durumda. Tesis, ayrıca 600Ah+ yüksek kapasiteli pil hücrelerini seri olarak üreten ilk fabrika olma özelliğini taşıyor.
LFP bataryalar üretilecek
Tesisin ana üretim odağı, 628Ah kapasiteli MB56 adlı lityum demir fosfat (LFP) hücreler olacak. Her bir MB56 hücresi, 2.009 kWh enerji kapasitesine sahip ve yüzde 96’dan yüksek enerji verimliliği sunuyor. Devreye alınan üretim hattının yıllık üretim kapasitesi ise 17 GWh. Öte yandan bu yeni nesil hücreler, özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarının artışıyla birlikte uzun süreli enerji depolama ihtiyacını karşılamayı hedefliyor.
EVE Energy, yüksek kapasiteli enerji depolama hücreleri geliştirme yolculuğuna 2022 yılında 560Ah hücrelerin tanıtımıyla başlamıştı. Geçen süre zarfında, kapasite, enerji yoğunluğu, maliyet verimliliği, güvenlik ve entegrasyon alanlarında önemli ilerlemeler kaydedildi.
Tesis, toplamda 80’den fazla ileri ekipman teknolojisiyle tamamen otomatik ve yüksek verimlilikle çalışacak şekilde tasarlandı. Üretim hattı, saniyede 1.5 hücre, dakikada 4 batarya paketi ve günde 40 adet 5 MWh konteyner tipi depolama sistemi üretebilecek kapasitede.
Üretimde kullanılan akıllı hücre teknolojisi sayesinde hücrelerin sıcaklık, gaz seviyesi ve ömür döngüsü gibi parametreleri gerçek zamanlı olarak izlenebiliyor. MB56 hücresi geliştirilirken ise tasarım üzerinde optimizasyonlar gidilerek hücre direnci ve aşırı ısınma riskleri iyileştirilerek termal yönetim geliştirildi.
EVE Energy, 2024 yılı sonu itibarıyla toplam 50 GWh enerji depolama ve 81 GWh elektrikli araç bataryası üretim kapasitesine ulaşmayı hedefliyor. 2025 yılı itibarıyla ise toplam üretim kapasitesinin 220 GWh’a çıkarılması ve bunun 101 GWh’lık kısmının enerji depolama çözümlerinden gelmesi planlanıyor.
Prag'da Binalar Metro Tüneli Sayesinde Isınacak Ve Soğuyacak
Çekya'nın başkentindeki Prag metro hattının Nové Dvory istasyonu etrafına inşaa edilecek binalar metro tünelindeki ısı ile kışın ısıtılacak, yazın soğutulacak. İstasyon etrafındaki 17 bina ve toplam 200.000 m²‘lik alan metro tünelinden gelen jeotermal yani toprak kaynaklı ısı pompası ile iklimlendirilecek.
Şehirler gelişirken bazen bir taşla iki kuş vuracak fırsatları oluyor. Yeni metro hattı inşaa eden Prag’daki yetkililer bu şansı değerlendirerek metro tünellerini sayesinde toprak kaynaklı ısı pompası için sondaj maliyetinden kurtulmayı başarmışlar.
Toprak temelli ısı pompası; toprağın dış havaya göre kışın daha sıcak, yazın ise daha serin kalması sayesinde her zaman daha iyi bir seçim olmuştur. Isı pompası, ısı yaratmak yerine ısıyı bir yerden bir yere aktarmaya çalışır. Hava tabanlı ısı pompası kışın dışardaki havanın ısısını kullanarak içeriyi ısıtır, yazın ise içerideki ısıyı dışarı atmaya çalışır. Ama bu yaptıkları iş, hep en zor zamanda en zor işi yapmalarına neden olur. Zira ısı pompaları yazın sıcak havada soğutma yapmakta, kışın da dondurucu soğukta içeriyi ısıtmakta zorlanırr. Bu ekstra yük doğal olarak verimi düşürür ve elektrik tüketimini arttırır.
Halbuki toprağın belli bir derinliğinden sonrası yaz ve kış mevsimlerindeki hava sıcaklık değişimlerinden etkilenmez ve sabit kalır. Bu sabitlik toprağın kışın daha sıcak, yazın ise daha serin olmasını sağlar. Bu nedenle jeotermal kaynaklar ısı pompaları için harika kaynaklardır.
Bu durumda toprak kaynaklı bir sistemdeki en büyük maliyet ise toprağın altına ulaşacak sondaj çalışmalarıdır. Bu sondaj çalışması sonucunda genelde yüzlerce metrelik onlarca kuyu açılır ve kapalı devir daim eden su içeren özel hortumlar döşenir.
Bu işlem uzun vadede sistemin kendini amorti etmesini sağlasa da büyük bir yatırım maliyeti yaratır. Prag’ın ve dünyadaki bir çok şehrin uyguladığı çözüm ise hali hazırda inşaa edilen metro istasyonu ve tünelini bu iş için kullanmak olmuş. Bu sayede Nové Dvory bölgesine inşaa edilecek alanın yıllık 10.000 MWh ısıtma ve 15.000 MWh soğutma ihtiyacı bu şekilde çevreci ve doğalgaz kullanmadan özellikle az elektrik kullanarak az sağlanacak.
Metro tünelinin duvarına yerleştirilecek sıvı geçen borular sayesinde toprak yazın atık ısı nedeniyle ısınacak veya kışın çok soğuk olacak diye düşünebilirsiniz ama toprağın ısıl iletkenliği sayesinde etrafındaki topraktan bu ısı hareketleri dengelenmekte ve yıl boyunca hep sabit sıcaklıkta kalmakta.