2023 EYLÜL E-BÜLTENİ
Yerel İnisiyatiften Küresel Harekete
'Küresel Sıfır Atık Hareketi', sürdürülebilir yaşam ve çevre bilincinin bir işareti hâline geldi. Türkiye'de 2017 yılında başlayan ve o zamandan bu yana küresel bir girişime dönüşen hareket, yakın zamanda düzenlenen çevrimiçi bir imza töreniyle atık azaltımına bireysel katılımın önemini vurguladı. Törende 'Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı" hayata geçirildi. Deklarasyon daha temiz, daha yeşil ve daha yaşanabilir bir dünya taahhüdünü ifade ediyor.
Sürdürülebilir Bir Gelecek Hedefliyoruz
Küresel bir markaya dönüşen “Sıfır Atık Projesi”nin önemlidir. Türkiye ile birlikte 105 ülkenin ortak ev sahipliğinde 30 Mart'ın Uluslararası Sıfır Atık Günü olarak ilan edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek Türkiye'nin gelecek nesillere bağlıdır. Türkiye'nin 2053 hedefi Net Sıfır Emisyona ulaşmak olup bu hedef özellikle küresel ısınmadan tarihsel olarak sorumlu olan ülkelerin harekete geçmesi gerekliliğini vurgulamaktadır.
Kaynakların Verimli Kullanımı ve İklim Değişikliği Girişimi
Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Bildirgesi, Paris Anlaşması ve 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi hedeflerine ulaşmak için sınırlı kaynakların verimli kullanılmasını teşvik etmektedir. Sürdürülebilir atık yönetimi, kaynak verimliliği ve iklim değişikliği arasındaki kritik bağlantının altını çizerek önleme, azaltma, geri dönüşüm ve yeniden kullanım yoluyla atık azaltmanın önemini vurgular.
Bildirge, küresel olarak sıfır atığın teşvik edilmesini taahhüt etmekte ve sorumlu atık üretimi ve tüketimini teşvik eden girişimleri desteklemektedir. Ayrıca BM üye devletlerini, BM sistemindeki kuruluşları, sivil toplumu, özel sektörü, medya mensuplarını ve yerel yönetimleri döngüsel ekonomiye küresel geçişi hızlandırmak ve böylece atıkların iklim değişikliği üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak için strateji ve programları uyumlu hale getirmeye davet etmektedir.
Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı İmza İşlemleri İçin:
https://zerowastecommitment.com/
Muğla'nın Bodrum ilçesinde denizden yaklaşık 500 metrekare "hayalet ağ" diye adlandırılan atık balık ağları çıkarıldı.
"Aksona Mehmet" olarak bilinen ilçedeki son süngerci 74 yaşındaki Mehmet Baş ile beraberindeki denizciler, balıkçılar tarafından deniz dibine bırakılan ve ekosisteme zarar veren ağları temizlemek için çalışma yaptı.
Baş ve beraberindekiler, "Aksona Mancorna" isimli tekneyle denize açılarak dalış gerçekleştirdi.
Dalışta deniz dibinde görülmesi zor olduğu için "hayalet" olarak nitelendirilen atık ağlar toplandı. Kıyıya çıkarılan yaklaşık 500 metrekare balık ağları, belediyenin temizlik ekiplerince imha edilmek üzere alındı.
Son sünger avcısı Baş, gazetecilere, deniz dibinde bırakılan ağların sudaki hayatı öldürdüğünü söyledi.
Temizliği her yıl yaptığını ifade eden Baş, "Denizler bizim ekmek soframız. Gözümüzü nasıl çöpten sakınıyorsak denizlerimizi de böyle sakınmak gerekir." dedi.
Baş, ağları yaklaşık 40 metre derinlikten çıkardıklarını belirterek, kendilerine bu çalışmada desten veren iş insanı Mustafa Güneri'ye teşekkür etti.
Güneri de Bodrumlu bir kaptanın çocuğu olduğunu dile getirerek, "Babam yıllarca süngercilik yaptı, mavi yolculuğu ilk başlatanlardan biri. Bu, bizim denizlere vefa borcumuz. Herkesi bu tür etkinliklere destek vermeye davet ediyorum." diye konuştu.
İngiltere'de tek kullanımlık çatal, kaçık, bıçak, tabak ve strafor tepsi kullanımına getirilen yasak Pazar günü (1 Ekim) uygulanmaya başlıyor.
Yasak kapsamında satıcılar, paket servis restoranları ve diğer ikram servisleri plastik çatal, bıçak, kaşık, strafor tabak ve kaseleri kullanamayacak.
Ancak önceden paketlenmiş ve hazır gıdalarda kullanılan plastikler yasak kapsamında değil. Yani lokanta ve paket servisler, gıdaları önceden paketlemek için plastik tabak, tepsi ve kase kullanmaya devam edebilecek.
Hükümet bu ürünlerin "ambalaj" kapsamına girdiğini ve başka kurallarla düzenleneceğini söylüyor. Bu ambalaj atıklarıyla başa çıkmanın maliyetinin yerel yönetimlerden, ambalaj üreticilerine kaydırılması hedefleniyor.
Hükümet, yeni yasağın "2042 yılına kadar, tüm kaçınılabilir plastik atıkları ortadan kaldırma yolculuğunun büyük bir adımı" olduğunu söylüyor.
Plastiğin doğada çözünmesi yüzlerce yıl alıyor, suyu kirletiyor ve sera gazı salımına da neden oluyor.
İngiltere'de geçen yıl da tek kullanımlık plastik pipetler, karıştırıcılar ve plastik içeren kulak temizleme pamukları yasaklanmıştı.
Ancak çevre aktivistleri yeni yasağı, plastik atık sorunuyla mücadelede yeterli olmamakla eleştiriyor. BBC'nin görüştüğü bazı iş sahipleri de yasaktan haberdar olmadıklarını söylüyor.
Greenpeace İngiltere'den plastik atık aktivisti Anna Diski, "Sadece birkaç tek kullanımlık plastik ürüne birkaç yılda bir sembolik yasaklar getirmek... sorunun boyutuna kıyasla tamamen yetersiz" diyor; "Bu bölük pörçük yaklaşım yerine, hükümet sorunun kaynağına inmeli ve üretilen plastiğin boyutunu azaltmaya yönelik ciddi bir strateji geliştirmeli."
1 Ekim'den itibaren tek kullanımlık plastikle satış yapan işyerlerine para cezası verilebilecek ve denetimleri yerel yönetimler yapacak. Ancak paket servis yapan restoranları dolaştığımızda, işyeri sahiplerinin bu yasağa dair pek bir fikrinin olmadığını görüyoruz. Leeds'deki bir paket servis restoranın çalışan Herdy İbrahim "Dürüst olmam gerekirse buna dair hiçbir şey duymamıştım" diyor.
Çevre Bakanı Rebecca Pow'a göreyse hükümet "yeşil ambalaja geçiş" konusunda son 9 aydır endüstri ile yakın çalışıyor.
Paket servis dağıtımı yapan en büyük şirketlerden Just Eat'in yaptırdığı araştırmaya göre, halkın yüzde 70'i hükümetin plastik kullanımı konusunda daha fazla adım atması gerektiğini düşünüyor ve yüzde 73'ü plastik paket servis kutularının yasaklanmasını destekliyor.
Just Eat'in küresel sürdürülebilirlik müdürü Robin Clark, İngiltere'deki paket servis endüstrisinin her yıl yaklaşık 500 milyon tek kullanımlık plastik kutu kullandığını belirtiyor.
Şirket hükümete sürdürülebilir ambalaj alternatiflerinin yaygınlaştırılması, ve hem işyerleri hem de halk için daha ulaşılabilir kılınması çağrısı yapıyor.
Resmi verilere göreyse İngiltere'de her yıl 1,1 milyar tek kullanımlık tabak ve 4 milyardan fazla çatal ve bıçak kullanılıyor.
İngiltere'de kişi başına her yıl ortalama 18 adet tek kullanımlık plastik tabak ve 37 adet plastik çatal bıçak kullanılıyor. Çevre, Gıda ve Kırsal İşler Bakanlığı'na (DEFRA) göre bunların sadece yüzde 10'u geri dönüştürülüyor.
Güneşin ısıtma gücünü odaklayıp yüksek sıcaklıklara ulaştırarak buhar üreten geçirgen ve yansıtmalı polimer ile üretilen balon gibi şişirilebilen enerji kaynağı.
Isı enerjisi günümüzde çokça göz arşı ettiğimiz ama en çok kullandığımız enerji türlerinden biri. Merkezi ısıtma sistemlerinde sıcak su ihtiyacı duş ve ısıtma için kullanılırken, endüstride üretimin bir çok aşamasında yüzlerce dereceye çıkan buhara sıkça ihtiyaç duyuyoruz. Ne yazık ki bu ısı çoğunlukla doğalgaz yakarak karşılanıyor. Karbon emisyonları yapmadan üretim yapmak isteyen şirketler ise güneş gibi sistemlere yöneliyorlar.
Yenilikçi yaklaşımı ile 80°C ile 550°C arası su ya da buhar sağlayan, tek konteyner içine sığıp gönderilebilen sistem, şişirildiğinde 220 metre uzunluğa, 9 metre çapına ve 0.9 MW gücüne erişiyor. Bu boyutta tek bir modülün güneşi yakaladığı ve yansıttığı alan 1543 m2’yi buluyor.
Verimliliği üzerine pek bilgi verilmeyen sistem ilk yatırım ve işletme maliyetlerini düşürmek üzere tasarlandığı içim klasik parabolik güneş odaklanma sistemlerine göre daha düşük olacağı kesin ancak %55’e varan ilk yatırım maliyet azaltması sunduğunu belirten şirket bu konuda avantajlı.
Polimer film üzerine %93 yansıtma sağlayan sistem şişince ortadaki ısıtma borusuna tüm güneşi odaklıyor sağlıyor. Çelik direk ve halkalara sabitlenen balon gibi şişirilen yapı, döndürülerek otomatik olarak güneşi gün boyunca takip ediyor.
Firma ilk ticari ünitesini Umman’da tuzlu sudan arındırma için kullanılacağı bir tesiste ısı üretmek için kullanılacak. Deniz suyundan 3 kat daha fazla tuzlu sudan günde 140 m3 kullanılabilir su üretecek sistem bunu petrol tesisinde kullanacak.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2023 Net Sıfır Yol Haritası’nı yayınladı. Raporda, temiz enerji yatırımlarındaki büyüme ile birlikte fosil yakıtların önümüzdeki yıllarda düşüşe geçeceği vurgusu dikkat çekiyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2023 Net Sıfır Yol Haritası’na göre, temiz enerji yatırımlarındaki büyüme ile birlikte fosil yakıtların önümüzdeki yıllarda düşüşe geçeceği belirtildi.
Raporda öne çıkanlar şöyle:
IEA İcra Direktörü Fatih Birol, “Küresel ısınmayı 1.5 ̊C ile sınırlama hedefini canlı tutmak için dünyanın hızla bir araya gelmesi gerekiyor. İyi haber şu ki, ne yapmamız gerektiğini ve nasıl yapacağımızı biliyoruz. En son veri ve analizlere dayanan 2023 Net Sıfır Yol Haritamız ileriye dönük bir yol gösteriyor” dedi. “Ama aynı zamanda çok net bir mesajımız var: Güçlü uluslararası işbirliği başarı için çok önemlidir. Hükümetlerin, karşı karşıya olunan zorluğun boyutları göz önüne alındığında, iklimi jeopolitikten ayrı tutmaları gerekiyor” diye ekledi.
Dr. Birol, “Karbonu atmosferden uzaklaştırmak çok maliyetli. Karbonu atmosfere salmamak için mümkün olan her şeyi yapmalıyız. 1.5 ̊C’ye giden yol son iki yılda daraldı, ancak temiz enerji teknolojileri bu yolu açık tutuyor. Bu on yıl içinde fosil yakıt talebinde daha güçlü bir düşüşe yol açacak olan yenilenebilir kapasitenin üç katına çıkarılması ve enerji verimliliğinin 2030 yılına kadar iki katına çıkarılması gibi kilit küresel hedeflerin arkasında uluslararası bir ivme oluşurken, Dubai’deki COP28 iklim zirvesi, bu kritik on yılın kalan yıllarında daha güçlü bir hırs ve uygulama taahhüdünde bulunmak için hayati bir fırsattır” diye konuştu.
Raporla ilgili değerlendirmeler ise şöyle:
Avrupa İklim Vakfı CEO’su Laurence Tubiana, “COP28 öncesinde, son bilimsel veriler net: fosil yakıtlar çağı sona eriyor. Bu yeni rapor çok açık; enerji sektöründe ilerlemenin tek yolu yenilenebilir enerji kaynaklarını, verimliliği ve elektrifikasyonu geliştirmektir. Yeni petrol veya gaz sahalarına ya da kömür madenlerine ihtiyaç yoktur. Dubai’de, COP başkanlığı fosil yakıt sonrası liderliğin neye benzediğini göstermek zorunda kalacak.”
Oil Change International Araştırma Direktörü Kelly Trout, “2023 Net Sıfır Emisyon senaryosu bir gerçeği bir kez daha teyit ediyor: Küresel sıcaklık artışını uluslararası düzeyde kararlaştırıldığı şekilde sınırlandırmak için yeni petrol, gaz veya kömür sahalarına yer yok. Fosil yakıtların hızlı, adil ve tam finansmanlı bir şekilde kullanımdan kaldırılmasının zamanı gelmiştir. Ülkeler COP28’de ciddi iklim taahhütlerinde bulunmaya hazırlanırken, fosil yakıtlardan uzaklaşılması gerektiğine ve bunun hızla gerçekleşmesi gerektiğine dair kesin kanıtları dikkate almalıdırlar.”
Ember Küresel Program Lideri Dave Jones, “Yenilenebilir elektriğin üç katına çıkarılması, fosil yakıtlardan hızlı bir şekilde uzaklaşılmasını sağlamak için bu on yılda yapılması gereken en büyük eylemdir. Temiz elektrifikasyon ön plana çıktıkça, elektrik yeni petrol haline gelecektir. Bu da dünya liderlerinin büyük düşünmesini ve büyük inşa etmesini gerektiriyor. Bu roket bilimi değil ama uzay yarışındaki kararlılık ve aciliyeti gerektiriyor. Daha da önemlisi, gelişmekte olan ekonomilerin bu yarışa girebilmeleri için yatırıma ihtiyaçları var ve bu da nihayetinde hepimizin yararına olacaktır.”
Düzenleyici Yardım Projesi (The Regulatory Assistance Project, RAP) Müdürü ve Avrupa Program Direktörü Jan Rosenow, “Yol haritası yeni kömür, petrol ve gaz yatırımlarına ihtiyacımız olmadığını gösteriyor. Doğru altyapı ile desteklenen elektrifikasyon ve enerji verimliliği ile birlikte yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması, dünyayı net sıfır hedefine ulaştıracak temel bileşenlerdir. İyi haber şu ki, IEA birçok alanda şu anda bu yolda olduğumuzu tespit etti.”
Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) Politika ve Projeler Başkanı Joyce Lee, “Rapor, iklim eylemi için bir kaldıraç olabilen ancak bazen gerçek uygulanabilir politika ortamlarının eksikliğini maskeleyen Ulusal Katkı Beyanları’nı (NDC) güçlü bir şekilde vurguluyor. Rüzgâr ve güneş enerjisi hedeflerinin ulusal politika çerçevelerinde ve büyük amiral gemisi sanayi politikası paketlerinde yer aldığını görmemiz gerekiyor. Bu, iklime dirençli büyüme ve enerji güvenliğinin kilidini açacak acil ve zaman yoğun eylemdir ve 2025’te yapılacak bir sonraki NDC turuna kadar beklemeyi göze alamayız. Rüzgâr ve güneş enerjisi, 2022’de kurulan tüm yeni yenilenebilir kapasitenin yüzde 90’ına katkıda bulunarak küresel ekonomi için karbonsuzlaştırmanın bel kemiği olacaktır. Ancak bu on yıl içinde küresel emisyonları zirveye çıkarmak için rüzgâr sektöründe sağlam tedarik zincirlerine ve üretim kapasitesine ihtiyacımız var. Politika yapıcıların, geçiş için sürdürülebilir endüstriyel kalkınma planları oluşturmanın yanı sıra, bu raporda vurgulanan diğer hızlı kolaylaştırıcıları (izin prosedürlerini hızlandırmak, şebeke altyapısını genişletmek ve finans, temiz enerji standartları ve ticaret koridorları konusunda uluslararası işbirliğini güçlendirmek) uygulamak için sanayi ile işbirliği yapması çok önemlidir.”
Fransız şirket dünyanın batarya gerektirmeyen ilk elekrikli bisikletini üretti. Fransız girişimci Adrien Lelievre, Pi-Pop adlı e-bisiklette enerji depolamak için süperkapasitör denen çığır açıcı yepyeni bir sistem kullanıyor. Bu sistem, geleneksel lityum piller gibi ağır metaller içermiyor.
Son yıllarda enerji fiyatlarının artması büyük şehirlerde yaşayan birçok kişiyi gündelik hayatlarında bisiklet ya da toplu taşıma gibi alternatiflere yöneltti.
Özellikle bisiklet ya da scooter gibi batarya destekli kişisel araçlar son yıllarda oldukça yaygın hale geldi.
Tıpkı elektrikli otomobillerde olduğu gibi bu tarz araçların en büyük sıkıntısı menzil, şarj etme süresi ve elbette bataryaların içerdiği ağır metal ve zehirli maddeler. Bu aygıtlarda sıklıkla kullanılan lityum-iyon bataryaların büyük oranda geri dönüştürülemez olması da iklim krizi açısından firmaları ve insanları düşündüren bir başka sorun.
Ancak Fransız girişimci Adrien Lelievre, Pi-Pop adını verdiği 'yeni nesil elektrikli bisiklette' süperkapasitör denen bir enerji depolama sistemi kullanıyor ve bu sistem bildiğimiz lityum-iyon bataryalardan farklı çalışıyor.
Süperkapasitör denen güç sağlayıcı sistemin iklim krizi için de sürdürülebilir bir yapıya sahip olması açısından önemli.
Batarya yerine elektrostatik ile çalışan süperkapasitör
Elektrik ve elektronik eğitimi alan Fransız mühendis ve girişimci Adrien Lelievre, STEE adlı start-up şirketin kurucusu ve aynı zamanda da tepe yöneticisi.
Lelievre'in icat ettiği ve "süperkapasitör" adını verdiği güç kaynağı geleneksel bir bataryadan farklı bir işleve sahip.
Öncelikle süperkapasitör elektriğe ihtiyaç duymuyor ve enerji-güç depolamak için elektrostatik (duruk yük) yöntemini kullanıyor.
Bir diğer tabirle, hareket sonrası oluşan kinetik enerjiyi dönüştürerek "yavaş hareket eden bir yük yoluyla depolayarak" çalışıyor.
Bunun aksine, lityum piller prize takılarak elektrik enerjisini kullanıyor ve bunu "kimyasal reaksiyon" halinde depoluyor.
Süperkapasitörün diğer önemli özellikleri, ihtiyaç duyulduğunda enerjiyi çok hızlı bir şekilde depolayıp serbest bırakabilmesi.
Pi-pop geleneksel lityum piller yerine süper kapasitör denen güç depolayıcı sistemler kullanıyor.https://pi-pop.fr/
Fren yapınca enerji depoluyor, 50 metre yükseklikteki yokuşu çıkabiliyor
Bi-Pop adlı patentli e-bisiklet aynı zamanda birçok muadilinden farklı olarak fren yapıldığı zaman kaybolan kinetik enerjiyi üzerindeki süperkapasitöre aktarabiliyor. Bu sayede enerji tasarrufu en üst düzeyde yapılabiliyor.
Euronews Next'e konuşan Pi-Pop bisikletinin mucidi Lelievre'e göre aslında süperkapasitör teknolojisi, kişinin bisiklet sürerken kendi ürettiği kinetik enerjiyi yeniden bisikletin ivmesi için kullanmaya yarayan bir depolama mekanizması.
Lelievre, kullanıcının bisikleti önceden düz bir yerde binerken şarj etmesi durumunda 50 metre gibi bir yüksek yokuşa çıkabilmesi için gerekli enerjiyi sağlamaya yeteceğini ifade ediyor. Bu özellik de yeni nesil e-bisiklet Pi-Pop'u Avrupa şehirlerinin yaklaşık yüzde 80'i için uygun hale getiriyor.
Süperkapasitör teknolojisi ya da kavramı aslında başlı başına yeni bir fikir değil. Süperkapasitör güç depolama aygıtları ilk olarak 1970'lerin sonunda üretildi. Günümüzde fotovoltaik sistemlerde (güneş panelleri gibi), dijital kameralarda ve bazı hibrit ya da elektrikli araçlarda işlev ve ivme performansını arttırmak amacıyla zaten kullanıyor. Fransız mühendis ve girişimci Adrien Lelievre'in yaptığı en büyük yenilikse bu teknolojiyi bisiklet mekaniğine adapte etmesi oldu.
Pi-pop'un çalışma mantığı görselde belirtiliyor. Düz yolda şarj olan güç kaynağı, yokuş yerlerde sürücüye destek veriyor.pi-pop.fr/
Süperkapasitör güç kaynakları 3 kat daha uzun ömürlü
Lelievre'e göre 20 kiloluk Pi-Pop e-bisiklet, "harekete geçmenin" bir sembolü.
"Her zaman daha fazlasını istemek, daha hızlı gitmek, daha fazla enerji anlamına gelir... Bu bir çıkmaz sokak."
Süperkapasitörler karbon, iletken polimer (plastik), alüminyum folyo ve kağıt hamurundan (geri dönüşüm işlemleri zaten mevcut olan malzemelerden) yapıldığından bisikletin 'güç sistemi' üretiminde hiçbir nadir maden ya da geri dönüştürülemeyen madde kullanılmıyor.
Bisikletin şarj olmasını beklemeye de gerek yok; bu da klasik e-bisikletlere kıyasla başka bir avantaj. STEE şirketi ayrıca süperkapasitörün ömrünün yaklaşık 10 ila 15 yıl sürdüğünü söylüyor. Yaklaşık 5-6 sene ömrü olan lityum bataryalara kıyasla süre piyasada rekabeti artıracağa benziyor.
Yüzde 100 Fransız üretimi
Şu anda üçüncü nesil bir tasarımı yapılan Pi-pop e-bisikletleri Fransa'nın Orleans (Paris'in hemen güneyinde) şehrinde yapılıyor. Fransa'da eğitim gören ve kariyerini ülkesindeki elektronik endüstrisinde inşa eden Lelièvre için bu bisikletin memleketinde üretilmesi oldukça önemli.
Şirketinde 25 kişiyi istihdam eden Fransız girişimci Lelievre "Üretimin kontrolünü kaybedersek yenilik yapamayacağımızı düşünüyorum" diyor ve ekliyor "Sürdürülebilir kalkınma, ekolojik geçiş ve enerji dönüşümü gibi yeni alanlarda iş imkanı sağlamak oldukça önemli."
Şu anda firma ayda Pi-Pop bisikletlerinden 100 adet üretim kapasitesine sahip. Şirket 2024 yılına kadar bu kapasiteyi 1000'e çıkarmayı düşünüyor.
AB senede 6.4 milyon bisiklet ithal ediyor
Lelievre'in Avrupa'ya yönelik hedefleri de var.
"2025'te Avrupa pazarını hedeflemek istiyoruz ve şu anda da diğer yöneticilerle birlikte yatırım alıp almamayı tartışıyoruz.
Avrupa Birliği (AB) veri ajansı Eurostat'a göre, AB ülkeleri sende 1,2 milyon e-bisiklet ve 5,2 milyon normal bisiklet ithal ediyor. Bu sebeple STEE şirketinin ürettiği yarı normal yarı e-bisiklet denilebilecek Pi-Pop'un yatırım alarak büyük çapta üretim yapması kendileri için önemli bir fırsat olabilir.