2023 Ekim E-Bülteni

Ana Sayfa | Tüm Kategoriler
 
 

2023 EKİM E-BÜLTENİ

 

  • - Otokar, İlk Hidrojenli Otobüsü Kent Hidrojen'i Avrupa'da Sergiliyor
  •  

Otokar, Avrupa’nın en büyük otobüs fuarı Busworld Europe'ta hidrojen yakıt hücreli otobüsü KENT Hidrojen'i dünya sahnesine taşıdı. Otokar, fuara 4'ü yeni olmak üzere toplam 7 araçla katıldı.

Koç Topluluğu şirketlerinden Otokar, Avrupa’nın en büyük otobüs etkinliği Busworld Europe fuarında yenilik rüzgarı estiriyor. Geniş ürün gamı, kullanıcı ve çevre odaklı çözümleriyle sürdürülebilir ulaşımın geleceğine katkı sağlayan Otokar, 12 Ekim 2023 tarihine kadar sürecek olan fuara 4’ü yeni olmak üzere 7 aracıyla katıldı.

Dünya çapında milyonlarca yolcuya konforlu ve güvenli seyahat imkanı sunan Otokar, 6 gün sürecek olan fuara ürün gamına eklediği yeni sıfır emisyonlu araçlarıyla bir kez daha damgasını vuracak. Otokar’ın ilk hidrojen yakıt hücreli otobüsü olan KENT Hidrojen ilk kez Busworld Europe’da sergileniyor. Geçtiğimiz yıl Avrupa’da “Mükemmel Tasarım Ödülü”ne layık görülen TERRITO serisinin 13 metrelik yeni elektrikli modeli e-TERRITO da ilk kez fuarda tanıtılıyor.

Elektrikli ve alternatif yakıtlı araçlar konusunda birçok ilke imza atan Otokar, akıllı otonom otobüsü e-CENTRO ile ulaşımın geleceğini aydınlatıyor. Araç, Avrupa’nın en büyük buluşmalarından biri olan fuarda ziyaretçileri salonlar arasında taşıyarak toplu ulaşımın geleceğini deneyimleme fırsatı sunuyor. Otokar standının ziyaretçileri ayrıca, Avrupa’da birçok ülkede en çok satan orta boy otobüs olan NAVIGO’yu yenilenen tasarımıyla yakından görme fırsatı buluyor.

 

Hidrojenli Kent dünya sahnesinde

Sürdürülebilir bir gelecek için yeşil ulaşım çalışmalarına hız veren Otokar, hidrojen yakıt hücresine sahip ilk otobüsü KENT Hidrojen’i ilk kez Busworld Europe’da sergiliyor. Otokar’ın sürdürülebilirlik taahhütleri doğrultusunda geliştirilen KENT Hidrojen, karbon emisyonlarının azaltılması, temiz enerji dönüşümü ve sürdürülebilir ulaşım politikalarına destek olacak.

Özellikle tarihi şehirler gibi sınırlı şarj altyapısına sahip bölgeler için çevre dostu bir çözüm olarak öne çıkan KENT Hidrojen, düşük yakıt tüketimi, düşük işletme maliyeti, yüksek teknoloji özellikleri ile dikkat çekiyor. KENT Hidrojen, sıfır emisyonlu yapısıyla sadece su buharı üreterek zararlı emisyonları büyük ölçüde azaltırken, kentlerde hava kalitesini iyileştirmeye katkı sağlıyor. 12 metre uzunluğundaki alçak tabanlı araç, yüksek yolcu kapasitesi ve geniş iç hacim sunuyor.

 

Ödüllü Territo elektriklendi

Tasarımı, yüksek yolcu kapasitesi, sahip olduğu özellikler, bagaj bölmeleriyle Avrupalı operatörlerin ilgisi çeken “Mükemmel Tasarım” ödüllü Otokar TERRITO, elektrikli versiyonuyla Busworld’de yer aldı. Geniş bir kullanım alanına cevap verecek şekilde tasarlanan 13 metre uzunluğundaki e-TERRITO, optimum menzili, yüksek performansı, sıfır emisyonu, çok yönlülüğü ve bağımsız ön süspansiyonları ile öne çıkıyor.

 

Sürücüsüz e-Centro da fuarda

Otokar, tanıtıldığı günden itibaren dikkatleri üzerinde toplayan ikonik mikrobüsü elektrikli e-CENTRO’ya yeni yetenekler kazandırmaya devam ediyor. Busworld Europe’da seviye 4 sürüş teknolojisine sahip e-CENTRO ile yer alan Otokar’ın otonom aracı, sürücüye ihtiyaç duymadan seyahat edebiliyor. Trafik kurallarına uyacak şekilde geliştirilen araç, konumunu hassas bir şekilde algılıyor.

Hava koşullarından bağımsız günün her saatinde kesintisiz hizmet verebilen araç, belirlenen güzergahta duraklara yanaşarak yolcuların sorunsuz bir şekilde inip binmesini sağlıyor. Otokar’ın otonom aracı e-CENTRO fuar süresince ziyaretçileri toplu ulaşımda otonom teknolojisiyle tanıştırırken, fuar ziyaretçilerine taşıma hizmeti verecek.

 

Navigo, yenilenen tasarımıyla daha iddialı

Avrupalı operatörlerin takdirini kazanan ve orta boy otobüs pazarında büyük başarı yakalayan NAVIGO, yenilenen tasarımıyla Otokar standında yer aldı. Ön yüzü tamamen yenilenen araç, dinamik ve keskin hatlarıyla Avrupa caddelerine yeni bir soluk getirmeye hazırlanıyor. Yenilenen iç mekanı ile de dikkat çeken araç, üstün konfor ve güvenlik önlemleriyle pazardaki iddiasını artırıyor.

 

- İngiltere'de Tek Kullanımlık Plastik Çatal, Bıçak Ve Tabaklar Yasaklandı

İngiltere'de plastik çatal, bıçak, tabak ve tepsi gibi tek kullanımlık ürünlerle ilgili yasak yürürlüğe girdi.

İngiliz hükümeti, bazı tek kullanımlık plastiklere ilişkin yasağın yürürlüğe girmesiyle doğayı plastik atık kirliliğinden korumayı amaçlıyor.

Ancak belediyeler, bazı firmaların değişime hazır olmadığı konusunda uyarılarda bulunuyor.

Yasaklanan tek kullanımlık plastikleri tedarik etmeyi sürdüren işletmeler, para cezasına çarptırılabilecek ve yerel makamlar tarafından denetime tabi tutulabilecek ancak söz konusu uygulama, süpermarketler veya paket servisler tarafından kullanılan plastik ürünleri kapsamayacak. 

 

- Elektrikli Otomobil Bataryalarının Geri Dönüşümünde Rekor Seviyeye Ulaşıldı

Bataryalar artık stratejik öneme sahip bir teknoloji haline geldi. Yeni bir yöntem sayesinde ise elektrikli otomobil bataryalarında geri dönüştürmede rekor seviyeye ulaşıldı.

Hidrometalurji kullanarak bataryalardan değerli metalleri geri dönüştüren ve geleneksel yaklaşımlardan daha verimli ve etkili olan yeni bir yöntem geliştirildi. Yeni teknik, elektrikli otomobil bataryalarında bulunan alüminyumun yüzde 100'ünün ve lityumun yüzde 98'inin geri kazanılmasını sağlarken nikel, kobalt ve manganez kaybını da en aza indiriyor.

Bataryaların geri dönüşümünde kilometre taşı

Hidrometalurji genellikle bakır, altın, gümüş, uranyum ve nadir toprak elementleri dahil olmak üzere çeşitli metallerin çıkarılması için kullanılıyor. Bu süreç geleneksel yöntemlerin zor olduğu zaman ana geri dönüşüm yöntemi olarak seçilmekte. Chalmers University of Technology'de Kimya ve Kimya Mühendisliği Bölümü doktora öğrencisi Léa Rouquette, yaptığı açıklamada “Şimdiye kadar hiç kimse oksalik asit kullanarak bu kadar fazla lityumu ayırırken aynı zamanda tüm alüminyumu da ayrıştırmak için tam olarak doğru koşulları bulmayı başaramadı. Tüm bataryalar alüminyum içerdiğinden, diğer metalleri kaybetmeden alüminyumu çıkarabilmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Araştırmacılar, eski yöntemin bu yeni versiyonunda sıcaklık, konsantrasyon ve zamanı hassas bir şekilde ayarlayarak, ıspanak gibi bitkilerde bulunabilen ve çevreye ciddi zararı olmayan oksalik asidi kullanmak için yeni bir yöntem geliştirdiler. Yeni teknikle araştırmacılar, geleneksel hidrometalurji sırasını tersine çevirerek önce lityum ve alüminyumugeri kazanıyor. Bu da yeni piller üretmek için gereken değerli metal israfını azaltmalarını sağlıyor.

 

Peki yöntem nasıl çalışıyor?

 Kullanılmış bir araba (Volvo) bataryası hücresinin (gümüş torba) ince öğütülmüş siyah toz şeklindeki ezilmiş içeriği (soldaki tabak) şeffaf bir sıvı olan oksalik asit içinde çözündürülüyor. Belirli bir süre sonra siyah karışım süzülüyor. Alüminyum ve lityum (yeşilimsi mavi) sıvıya karışırken, kobalt, nikel ve manganez gibi diğer metaller koyu renkli katıların içinde (sağdaki tabak) kalıyor. Araştırmacılar geliştirdikleri yöntemin ölçeğinin büyütülebileceğini ve gelecek yıllarda endüstride kullanılabileceğini söylüyor. 2025'te lityum kıtlığı  yaşanabileceği söylenirken bu yöntem kritik öneme sahip olabilir.

 

  • - Tarihteki En Büyük Enerji Dönüşümü Gerçekleşiyor

Güneş panelleri gün geçtikçe ucuzlayarak günümüzde rüzgar enerjisiyle birlikte en ucuz enerji türü oldu. Güneş enerjisi kurulumlarında adeta patlama yaşanıyor. Enerjide büyük bir devrim bizi bekliyor.

 

Geçtiğimiz sene güneş enerjisi kapasitesi diğer tüm kaynakların toplamından daha fazla artış gösterdi. Güneş enerjisindeki büyüme diğer enerji türleriyle kıyaslandığında tarihteki en büyük büyüme rakamı. Bu büyüme hızı sürdürülebilirse 2050 yılından önce fosil yakıtlardan tamamen kurtulmak mümkün olacak.

Geçtiğimiz sene güneş enerjisi kurulu gücü ilk defa 1 terawatt'ı geçmiş durumda. Bu sene de rekor kırarak 300 gigawatt'lık bir kapasitenin eklenmesi bekleniyor. Eğer senelik %20 seviyesinde bir büyüme rakamı tutturulabilirse 2031 yılında 6 terawatt'lık kapasiteye ulaşılacak. Bu rakam kömür, gaz, nükleer ve hidroelektrik santrallerinin toplamından fazla bir kapasiteye tekabül ediyor.

Fosil yakıt santralleri inşaası gittikçe azalıyor ve var olanlar da peyder pey kapatılmaya çalışılıyor. Güneşin dünya elektrik üretimindeki payı henüz %5 seviyesinde olsa da hızla yaygınlaşıyor. Kişi başına düşen güneş ve rüzgar kapasitelerine baktığımızda Avrupa ülkelerinin üstünlüğü göze çarpıyor. 

 

Güneş enerjisinin yaygınlaşması bize ne sağlayacak?

Güneş enerjisinin ve diğer yenilenebilir kaynakların bol ve ucuz olması elektrifikasyona ve bunun sonucunda fosil yakıtlardan kurtulmamıza yardımcı olacak. Madde madde sıralarsak:

İçten yanmalı araçların yerini elektrikli araçların alması

Ev ve iş yerlerindeki doğalgazla çalışan kombi ve ısıtıcıların yerini elektrikle çalışan ısı pompalarının alması

 

Sanayideki gaz fırınlarının yerini elektrikli fırınların alması

Suyun hidrolizi yöntemiyle yeşil hidrojen üretimi ve bu sayede amonyak, metaller, plastikler ve sentetik havacılık yakıtlarının temiz olarak üretilebilmesi

Tabi tüm bu elektrifikasyon sonucunda elektrik üretiminin iki katına çıkması bekleniyor.. Hatta kimya endüstrisinde gelişmiş olan ülkelerde üretim üç kat artabilir.

2050 yılında Dünya nüfusunun 10 milyara çıkması bekleniyor. Bu kadar nüfusa yetmesi için yılda 200 bin terawatt saat elektrik üretimine ihtiyacımız var. Bu ihtiyacın üçte ikisinin güneşten üçte birinin rüzgar, hidroelektrik ve diğer kaynaklardan sağlandığını düşünelim. Bu mümkün mü peki? Eğer 2050 yılına kadar %20 büyüme oranı yakalanabilirse evet mümkün. 2050 yılına kadar 80 terawatt kapasiteye ulaşılabilirse bu kapasite yılda 130 terawatt saat elektrik üreterek diğer yenilenebilir kaynakların da yardımıyla karbon sıfır bir dünyaya bizi ulaştırabilir.

 

Yeterli hammaddeye sahipiz

Uzun vadede bolca güneş paneli yapacak materyale sahibiz. Güneş sınırsız enerji kaynağı olarak milyarlarca yıldır parlıyor. Panellerin yapımında kullanılan silisyum kumun temel yapıtaşı ve bolca bulunuyor. Çelik, alüminyum gibi metaller de bol miktarda var ve tamamen geri dönüştürülebiliyorlar. Bunun yanında paneller kobalt gibi toksik ve kritik maddeler içermiyor. 

Birçok ülke ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla güneş ve rüzgar kaynağına sahip. Evlerin ve fabrikaların çatıları, tarıma elverişli olmayan araziler hatta tarım arazileriyle karışık panellerin kurulabildiği agrivoltaik (tarım-ges) uygulamaları, deniz ve göl üzeri yüzer paneller gibi güneş enerjisinden hemen her yerde faydalanmak mümkün.

 

Güneş ve rüzgar en ucuz üretim şekli

1950'lerde nükleer enerjinin zamanla ucuzlayarak geleceğin enerjisi olacağı öngörülüyordu. Günümüze geldiğimizde bunun mümkün olmadığını görüyoruz. Her ne kadar nükleer enerjinin karbon emisyonu çok düşük olsa da güvenlik endişeleri, geçmişte yaşanan felaketler, atıkların saklanması problemi, regülasyonların fazla olması dolayısıyla inşaat ve işletimin maliyetli olması sebebiyle pahalı bir elektrik üretme yöntemi haline gelmesi gibi nedenlerle popülerliğini yitirdi. Güneş ve rüzgar enerjisi ise günümüzde en ucuz elektrik üretim şekli ve çevreye olan etkisi de diğer yöntemlere göre son derece az. Dolayısıyla güneş ve rüzgar enerjisinin gelecekte hayatlarımızda çok daha fazla yer alacakları kesin.

 

  • -Avrupa Komisyonu “SKDM’ye Giriş” Eğitim Modülünün Türkçe Çevirisini Yayımladı

Avrupa Komisyonu, sorumlu tarafların adaptasyonunu kolaylaştırmak için hazırladığı “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na Giriş” eğitim modülünün Türkçe çevirisini yayımladı.

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan başlangıç düzeyindeki eğitim, SKDM’nin amacı, yapısı ve esasları hakkında bilgi vermeyi amaçlıyor.

Eğitim, SKDM kapsamındaki görev ve sorumlulukları, hesaplama yöntemleri ve raporlama gereklilikleri ile ara hedefler dahil olmak üzere planlama önceliklerine dair bilgilendirmede bulunuyor.

Komisyon aynı zamanda SKDM geçiş dönemi raporlama yükümlülüklerinin;

Avrupa Komisyonu, erişime açtığı eğitim setleriyle sürdürülebilirlik ve karbon azaltımı konularında daha fazla farkındalık oluşturmayı ve sorumluların SKDM’yi etkili bir şekilde uygulamalarına yardımcı olmayı hedefliyor.

 

  • - Küresel Karbonsuzlaşma Hızı Hedeflenen Seviyenin Altında Kaldı

PwC tarafından hazırlanan rapor, dünyanın iklim hedefine ulaşmaktan uzak kaldığını ortaya koyuyor.

PwC tarafından hazırlanan “Net Sıfır Ekonomi Endeksi 2023 (Net Zero Economy Index 2023)” raporuna göre, 2022’de küresel karbonsuzlaşma oranı yüzde 2,5 seviyesinde gerçekleşti. Raporda sıcaklık artışlarını 1,5 derecenin altında tutmak için gereken yüzde 17,2’lik oranın çok altında kaldığına dikkat çekildi.

2000’den bu yana hiçbir G20 ülkesi bir yılda yüzde 11’in üzerinde seviyesine ulaşamadı. Bir yılda kaydedilen en yüksek karbonsuzlaştırma oranı ise yüzde 10,9 ile İngiltere tarafından 2014 yılında kaydedilmişti.

PwC’nin küresel iklim lideri Emma Cox, “Dünya’nın yedi kat daha hızlı karbonsuzlaşması gerektiği gerçeği, çaresizliğe sürüklemek yerine harekete geçmeye teşvik etmelidir. Küresel karbonsuzlaşma hızının acilen artması gerekiyor ve bu, ancak iş dünyası ile politika yapıcılar iş birliği yaptığında mümkün olabilir.” dedi.

Oranlar korkutucu olsa da rapor aynı zamanda geçen yılın yenilenebilir enerji kullanımında bir patlama yaşandığını gösteriyor. Güneş enerjisi yüzde 24,4’le kaydedilen en yüksek büyümeyi gerçekleştirirken, rüzgâr enerjisi yüzde 13,1 artış gösterdi. Söz konusu artış özellikle Çin başta olmak üzere Asya’da ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinde yoğunlaştı. Rapor, net sıfır hedefine ulaşılabilmesi için bu artışların diğer tüm ekonomilerde görülmesi gerektiğini belirtiyor.

Yeşil dönüşüm orta ve uzun vadede kazandırıyor

Dünyada yeşil geçişin kesin maliyeti henüz tam olarak bilinmiyor. Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency, IEA), enerji sektöründeki yıllık yatırımların 2030’a kadar yıllık yaklaşık 4 trilyon doların üstüne çıkması gerektiğini tahmin ediyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (The International Renewable Energy Agency, IRENA) ise enerji geçiş teknolojilerine 2022’de 1,3 trilyon dolar olarak gerçekleşen yıllık yatırımın dört katına çıkması gerektiğini öne sürüyor.

Rapor, bu yüksek düzeydeki yatırımların işletmeler üzerinde önemli etkilere ve sonuçlara sahip olacağına dikkat çekiyor ve çeşitli önerler sunuyor.

Örneğin yüksek emisyonlu sektörler, enerji verimli teknolojilere yatırım yaparak kısa ve orta vadede ciddi bir maliyet ile karşı karşıya kalabilir. Ancak uzun vadede akıllı enerji yönetim sistemleri ve yenilenebilir enerji entegrasyonu gibi yenilikçi ve enerji verimli teknolojilerin benimsenmesi önemli mali tasarruflar sağlayabilir.

Karbonsuzlaşma sürecinde karşı karşıya kalınan bir diğer zorluk ise satın alınan enerjiden kaynaklanan emisyonlar (Kapsam 2) ve tedarik zincirine bağlı emisyonlar (Kapsam 3) oluşturuyor. Bu emisyonların azaltılması, genellikle düşük karbonlu enerji kaynaklarına erişimi gerektiriyor.

Ancak bu düşük karbonlu enerjiye erişim süreci, genellikle karmaşık ve uzun süreçleri beraberinde getiriyor. Dolayısıyla enerji pazarlarının yeniden düzenlenmesi, arazi kullanımı ve imarla ilgili karmaşıklıklar başta olmak üzere yapılacak düzenlemelerle süreçlerin basitleştirilmesi büyük önem taşıyor.

 
 
×

DANIŞMANLIK TALEBİ

Danışmanlık istemek için aşağıdaki form ile bizlere ulaşabilirsiniz. Müşteri temsilcilerimiz en kısa sürede sizlere ulaşacaktır.