2022 Mayıs Bülteni

Ana Sayfa | Tüm Kategoriler
 
 
  • İnsanlık Tarihindeki En Yüksek Karbondioksit Seviyesi Kaydedildi

Aylık ortalama karbondioksit (CO2) seviyesi ilk defa milyonda 420 parçanın (ppm) üzerinde kaydedildi.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA), Hawaii’deki Mauna Loa Gözlemevi’nden alınan yeni verileri kamuoyuyla paylaştı.

Ağırlıklı olarak Dünya genelinde fosil yakıtların yakılmasıyla yükselen atmosferik CO2 seviyeleri, iklim krizinin başlıca nedenlerinden biri.

CO2 seviyeleri yıl boyunca dalgalanır ve ilkbahar sonlarına doğru yükselir. Bunun nedeni Kuzey yarımküredeki mevsimler; kuzeye yaz geldiğinde bitki büyümesindeki artış atmosferden çok fazla karbon çeker ve seviyeleri düşürür.

İndependent Türkçe’deki habere göre; ulaşım, sanayi, elektrik üretimi ve ormansızlaşma gibi diğer kaynaklardan doğan salımlar, 19. yüzyılın ortalarından bu yana yıl boyunca atmosfere büyük miktarlarda CO2 salınmasına ve atmosferik karbonun zaman içinde çarpıcı şekilde artmasına neden oldu.

Geçen yılın en yüksek ayı olan mayısta CO2 seviyeleri 419,13 ppm olarak kayıtlara geçmişti. 20 yıl önce yılın en yüksek ayında 375,93 ppm görülmüştü ve bilim insanlarının Mauna Loa’da CO2 verilerini toplamaya başladığı 1958’de yılın en yüksek ayında 317,51 ppm kaydedilmişti.

100 kat daha hızlı artıyor

Mauna Loa Gözlemevi dünyadaki en uzun süredir aralıksız devam eden atmosferik karbondioksit kaydını tutuyor.

NOAA, CO2’nin şu anda karbondioksitte daha doğal kaynaklara bağlı artışların görüldüğü jeoloji tarihindeki diğer dönemlerden yaklaşık 100 kat daha hızlı yükseldiğini belirtiyor.

CO2, ısının uzaya yayılmasına izin vermek yerine ek ısıyı atmosferde depolayarak gezegen ısınmasını hızlandırır. Atmosferde daha fazla karbon olması daha az ısının kaçabileceği ve gezegenin daha fazla ısınacağı anlamına gelir.

İklim krizi konusunda dünyanın önde gelen otoritesi Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) son raporu, fosil yakıt ve sanayiden kaynaklanan karbondioksitin dünyadaki sera gazı salımlarının yüzde 64’ünü oluşturduğuna dikkat çekiyor. Yüzde 11’lik kısım da arazi kullanımı ve ormancılıktan kaynaklanıyor.

Metan gazı oranı da artıyor

Geri kalan salımlar, bazıları CO2’den bile daha etkili ve aynı şekilde yükselişte olan diğer birkaç sera gazından geliyor.

Isınma söz konusu olduğunda CO2’den 20 kat daha güçlü bir gaz olan metan, 1980’lerin başında milyarda 1640 parça (ppb) olarak kaydedilmişken kısa süre önce milyarda 1908,9 parçaya ulaştı.

Ve sera gazı olarak CO2’ten yüzlerce kat daha güçlü olan nitröz oksit yakın zamanda sadece 20 yıl önceki yaklaşık 316 ppb seviyesinden 335,2 ppb’ye yükseldi.

IPCC, dünyanın küresel ısınmayı yaklaşık 1,5 santigrat derecede sınırlamak istemesi durumunda sera gazı salımlarındaki düşüşün en geç 2025’te başlaması gerektiği uyarısını yaptı.

  • 15 Mayıs Dünya İklim Günü

15 Mayıs Dünya İklim Günü’nde İklim İçin Birlikte Sosyal değişim taleplerinin adresi Change.org Türkiye, 15 Mayıs Dünya İklim Günü’nde vatandaşın ve kurumların başlattığı iklim kampanyalarını bir araya getirdi. İklim kriziyle mücadele için öne çıkan 70 imza kampanyasına 700.000’den fazla kişi destek oldu. ÇEVRE 14 Mayıs 2022 Cumartesi 10:16 İklim krizinin nedeninin insan faaliyetleri olduğuna dikkat çekmek ve buna yönelik bir farkındalık yaratmak amacıyla her yıl 15 Mayıs tarihi küresel çapta “Dünya İklim Günü” olarak kutlanıyor. Bilimsel raporlar Türkiye’nin aşırı hava olaylarına karşı Avrupa’nın en kırılgan ülkesi olduğunu gösterirken iklim krizinin etkileri Türkiye’de gün geçtikçe daha fazla hissediliyor. 2021, 1024 aşırı hava olayıyla tüm zamanların en çok aşırı hava olayı görülen yılı oldu. Atmosferdeki karbondioksit seviyesi, insanlık tarihinde ilk defa aylık ortalama milyonda 420 parçanın (ppm) üzerine çıkarak rekor kırdı. Bunlarla birlikte iklim krizi ile ilgili basılı ve dijital medyada çıkan haberlerin de sayısı giderek artıyor. Türkiye’de 2021 yılında özellikle de orman yangınlarının ve sel felaketlerinin artmasıyla aşırı hava olaylarına yönelik dijital içeriklerin sayısı 2,2 milyona, iklim ve enerjiye yönelik içeriklerin sayısı 454 bine, Yeşil Mutabakat ve iklim müzakerelerine yönelik içeriklerin sayısı 264 bine, iklim ve çevre hareketine yönelik içeriklerin sayısı ise 104 bine ulaştı. Basılı ve dijital basında iklim krizi ile ilgili konular toplam 170 başlıkta haber olarak yer aldı, 7400’den fazla farklı mecrada konuşuldu. İklim krizinin medyaya yansıması ile paralel olarak halkın da iklim krizine yönelik farkındalığı ve endişesi de bir önceki seneye göre arttı. İklim Haber ve KONDA Araştırma tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2021” sonuçlarına göre Türkiye’deki her dört kişiden üçü iklim krizinin insan faaliyetlerinin sonucu olduğunu düşünürken, toplumun dörtte üçü iklim değişikliği için endişeli olduğunu belirtti. Her üç kişiden ikisi iklim krizinin koronavirüsten daha büyük bir sorun olduğunu ifade etti. Araştırma, iklim değişikliğine karşı harekete geçme talebinin de arttığını gösteriyor. Change.org Türkiye İklim Programı Yöneticisi Yaz Güvendi, Change.org’da iklim krizi konusunda başlatılan kampanyaların 2021 yılında artarak toplam 191’e ulaştığını, 2022 yılının ilk yarısında da bu artışın devam ettiğini belirtti. Change.org Türkiye 2021 Değişim Raporu’na göre ise iklim kampanyalarına toplam 465 bini aşkın imza atıldı. En çok imzalanan 5 kampanyadan ikisi -Paris Anlaşması Onaylasın ve İklim Krizi Müfredata Eklensin- başarıya ulaştı. 15 Mayıs İklim Günü’nde Change.org Türkiye, iklim kriziyle mücadelede bireyler ve sivil toplum kurumları tarafından başlatılan kampanyalar arasından en fazla imzalanan iklim kampanyalarını Change.org/iklim adresinde bir araya getirdi. Türkiye’nin iklim mücadelesini güçlendirmeye ve farkındalık yaratmaya yönelik kampanyalar arasından İklim Acil Durumu İlan Edilsin, Türkiye 2030’a Kadar Kömürden Çıksın, Akbelen Ormanı Kömür Madeni İçin Kesilmesin, ZeytinimeDokunma, Yeni Bir Orman Kanunu Düzenlensin, Kuraklık Doğal Afet Sayılsın, Sıcak Havayla Mücadele Birimleri Kurulsun, Üniversiteler Karbon Nötr Olsun gibi taleplerin dile getirildiği kampanyalar öne çıkıyor.

  • Avrupa Parlamentosu Yenilebilir Enerji Hedefini Yükseltti

Strazburg’da gerçekleştirilen AP Genel Kurulunda, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yönetmeliklerinin güncellenmesi görüşüldü.

AP milletvekilleri, yenilenebilir ve enerji tasarrufu hedeflerinin yükseltilmesi konusunda üye ülkelerle yapılacak müzakerelere ilişkin pozisyonunu belirleyen belgeleri onayladı.

Buna göre, AB’nin 2030 yenilenebilir enerji hedefi, yüzde 40’tan yüzde 45’e yükseltilecek.

Her üye ülke 2030 yılına kadar sürdürülebilir enerjinin yaygınlaştırılması için 2 sınır ötesi proje geliştirmek zorunda olacak. Yıllık elektrik tüketimi yüksek ülkeler ise 3 sınır ötesi proje yapacak.

Üye ülkeler enerji verimliliğini de artıracak. AB ülkelerinin nihai enerji tüketimlerinin 2030 yılına kadar 2007’ye kıyasla en az yüzde 40 düşürülmesi sağlanacak.

AB Komisyonu, mayısta, enerji arz güvenliğini artırmak ve Rusya’ya bağımlılığı azaltmak için hazırladığı planda, AB’nin 2030 yenilenebilir enerji hedefinin yüzde 40’tan yüzde 45’e çıkarılmasını, AB enerji verimliliği hedefinin de yüzde 9’dan yüzde 13’e yükseltilmesini teklif etmişti.

Bu aşamadan sonra AP ile AB Konseyi, düzenlemenin son halini belirlemek üzere müzakereler gerçekleştirecek.

  • Hollanda Ayrıca 2026 İtibarıyla Isı Pompalarını Zorunlu Hale Getiriyor

Çok az ülke evlerini ısıtmak için Hollanda kadar gaza bağımlı. 2018’de bir fosil yakıt olan gaz, konut talebinin %71’ini karşılarken, tarımda seraların bu gazı kullanım oranı daha da yüksek. Hollandalılar gaz fiyatlarının artmasıyla rekor gaz faturalarıyla karşı karşıya.

Konut bakanı Hugo de Jonge durumu, “Sürdürülebilirliğin aciliyeti çok büyük ve hızın artırılması gerekiyor. Daha az doğalgaz kullanırsak herkesin cüzdanı için daha iyi olur” diye açıkladı.

De Jonge, “Bu nedenle kabine, hibrit ısı pompasının (kombi ısı pompası ve gaz kazanı) 2026’dan itibaren standart olmasını istiyor” diye ekledi.

Komşu ülke Almanya’nın 2024 gibi erken bir tarihte, en azından hibrit ısı pompalarını zorunlu kılma planlarına benzer bir yol haritasına sahip.

Hükümet bir basın açıklamasında, hibrit bir ısı pompası kullanmanın doğalgaz tüketiminde ortalama %60 tasarruf sağladığını belirtti.

Alman üreticiler ise bu konuda daha iyimser. Avrupa’nın en büyük ikinci ısı pompası üreticisi Viessman’ın üst düzey yöneticisi Kai Lobo, hibrit çözümlerin fosil enerji tüketimini %80-90’a kadar azaltabileceğini söylüyor.

Almanya’nın cömert yaklaşımına benzer şekilde, Hollanda hükümeti hibrit ısı pompalarının satın alınmasını sübvanse edecek.

Hükümet, “2030’a kadar kabine, ev sahiplerinin bir ısı pompası satın almasını desteklemek amacıyla yılda 150 milyon euroluk bir bütçe ayırdı. Ayrıca Ulusal Isı Fonu ile ayrılan bir finansman da mevcut” açıklamasını yaptı.

Ayrıca hükümet, kurulum sektörü ve ısı pompası üreticileriyle işbirliği içerisinde olacak. Tesisatçılar derneği, her bölgede eğitim yerleri ve sektöre “geç girenler” için özel kurslar sağlayarak, sektörler arası işgücü hareketini sağlayacak.

Avrupa Isı Pompası Birliği (EHPA) genel sekreteri Thomas Nowak için, Hollanda hükümetinin duyurusu “doğru zamanda doğru adım”

  • Ücretli Uygulamayla ‘Poşet Kirliliği’ Yüzde 81 Azaldı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, çevre kirliliğinin önlenmesi, plastik poşet ve ambalajların kullanımının azaltılması amacıyla 1 Ocak 2019’da yürürlüğe koyduğu, plastik alışveriş poşetlerinin tüketiciye ücretli verilmesi kararının ardından kirlilik yüzde 81 azaldı.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kararının ardından Türkiye’de kullanımı yılda 45 milyar adede kadar yükselen plastik poşet tüketimi, azalmaya başladı. 3,5 yılını dolduran karar sonrası düşen kullanımla birlikte kirliliğin de gerilediği tespit edildi. Plastik alışveriş poşetlerinin tüketiciye ücretli verilmesi kararı ile kirlilik, yüzde 81 azaldı.

Karadeniz sahillerinde plastik kirliliği araştırmaları yürüten, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Mikroplastik Araştırma Grubu üyeleri de ücretli poşet uygulaması sonucu azalan kullanımla birlikte kirliliğin de gerilediğini belirledi. Uygulama öncesi sahillerdeki çöpün yüzde 10’unu oluşturan poşetlerin yüzde 1’in altına düştüğü de tespit edildi.

TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Muhammet Balta, “Kamuoyunda ‘poşet yasası’ adı altında bir yasa çıkardık. Şu anda etrafa baktığımız zaman denizlerimizde ve akarsuların üzerinde eskiden poşetleri görürdük ama şimdi görmüyoruz. Yüzde 81 oranında çok ciddi bir azalma var” dedi.

Esnaf ve müşteriler de ücretli poşet uygulamasını desteklediklerini dile getirdi. Serdar Çebi, “Poşet yasasının gelmesi iyi oldu. Eskiden 1 kilo elma alan yanında 5 tane daha poşet alıyordu. Bunun da önüne geçilmiş oldu. Poşet yasası ile beraber doğada kendiliğinden çözülebilen çevre dostu poşetler de piyasaya sürüldü. Poşetler zaten ücretli olduğu için artık alıp insanlar doğaya gelişigüzel atmıyorlar. Daha da bilinçli bir toplum oluştuğunu düşünüyorum” diye konuştu.

‘DOĞAYA ARTI DEĞER OLARAK GERİ DÖNDÜ’

Esnaftan Oğuz Şişman da “Aslında çok önceden yapılması gereken bir uygulamaydı. Bence çok fazla yol katedildi. İnsanlar artık daha bilinçli. Fazla poşet almıyorlar. Kullanım ömrü uzun olan bez poşetler kullanıyorlar. Biz zaten kağıt poşet kullanıyoruz. Esnaf arkadaşlarımız da kimsenin artık poşet tercih etmediğini söylüyorlar. Zaten etrafa baktığınızda insanların elinde poşet görmek zorlaştı. Bu da doğaya artı değer olarak geri döndü” dedi.

İsmail Yurdakul ise “Poşet yasası ile birlikte poşet kullanımı da azaldı ama insanlarımızın halen doğaya çok duyarlı olduğunu düşünmüyorum. Sırf paralı olduğu için çok fazla tercih edilmiyor. Tercih edilmediği için de az miktarda insanların evinde. O yüzden eskisi gibi doğada görmüyoruz. Yoksa insanlar halen bilinçsiz. Bu doğa hepimizin, hepimiz sahip çıkmalıyız” diye konuştu.

YAYIMLANAN GENELGE

 
 
×

DANIŞMANLIK TALEBİ

Danışmanlık istemek için aşağıdaki form ile bizlere ulaşabilirsiniz. Müşteri temsilcilerimiz en kısa sürede sizlere ulaşacaktır.