5 Haziran Dünya Çevre Günü
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Yaptığımız ilk çalışmalar çerçevesinde bugün itibarıyla müsilajın tehlikeli atık olmadığı veya toksik özellik göstermediği tespitini yaptık.” dedi. Kurum ayrıca “Marmara Denizi’ne kirlilik taşıyan kaynakların tamamını kontrol altına almak için, tüm arıtma tesislerine Sürekli Atıksu İzleme Sistemi getiriyoruz.” şeklinde konuşmuştur.
Bakan Kurum, Marmara Denizi Koruma Eylem Planı Koordinasyon Kurulu’nun Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen ilk toplantısının ardından yaptığı konuşmada, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri, çevre kirliliği ve deniz kirliliğinin İstanbul’un kıyı ve denizlerini tehdit ettiğini söylemiştir.
Marmara Bölgesi’nin mevsim normallerine göre aşırı yağış aldığını, sel ve su baskınları sonucu yaşamın durma noktasına geldiğini ifade eden Bakan Kurum, “Son yüzyılın en yüksek sıcaklıklarına ulaşan, maalesef her yaz yeni sıcaklık rekorları kıran ve önümüzdeki süreçte bu sıcaklıkların daha da artması beklenen bir Marmara gerçeğiyle karşı karşıyayız. Üstelik bu sorunlar sadece İstanbul’da ve Marmara’da değil, ülkemizin hemen hemen her noktasında yaşanıyor. Bakanlık olarak, bakanlıklarımızla birlikte bu eylem planlarını hayata geçirmeye gayret gösteriyor, şehirlerimizin iklim değişikliğinin etkilerinden en az şekilde etkilenmesi amacıyla yatırımlarımızı yapmaya devam ediyoruz. Her gün daha önce hiç tecrübe etmediğimiz sorunlarla karşılaşıyoruz. Aşırı hava olaylarıyla, sel, heyelan, hortum, kuraklık ve son olarak da müsilaj gibi sorunlarla birlikte yaşıyoruz.” , “İşte bugün Marmara’da yaşadığımız müsilaj probleminin, çıkış sebeplerine ve sonuçlarına baktığımızda da aynı gerçekle bir kez daha yüzleşiyoruz. Fakat mutlulukla ifade etmek gerekirse birlik ve beraberlik içerisinde yürütülen çok büyük bir gayret var. Marmara’da düne göre bugün iyiye gidiş var. Ülkemizde, yaklaşık 30 yıldır, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum noktasında, yaşanan afetlere müdahale noktasında çok büyük bir müktesebat var. Dahası, çok güçlü bir devlet iradesi var, millet desteği var, ülke çapında bir seferberlik şuuru var. Ortak duygu, ortak şuur, ortak mücadele burada en büyük şiarımız. Van, Elazığ, Malatya ve İzmir’de nasıl seferber olduysak, Giresun’da Trabzon’da, Rize’de, Düzce’de sellerde, heyelanlarda nasıl bir ve beraber olduysak, burada da Marmara Denizi’mizi kurtarma noktasında aynı birlik ve beraberlik şuuru içerisinde çalışıyoruz. Bu mücadeleyi insani bir ödev ve doğaya saygı olarak görüyoruz. Hemen harekete geçen çevreye sevdalı bir Cumhurbaşkanımız var, liderimiz var. Ben bu vesileyle talimatları ve tecrübeleriyle bu seferberliğe liderlik eden Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı sunuyorum.” İfadelerini kullanmıştır.
“ORTAYA KOYDUĞUMUZ ÇALIŞMALARLA SONUÇ ALMAYA BAŞLADIK”
Bakan Kurum, 6 Haziran’da eylem planını açıkladıktan sonra başlattıkları çalışmalarla yoğun bir haftayı geride bıraktıklarını anlatarak, “Hem ulusal hem de uluslararası alanda istişarelerimizi yapıyoruz, dünyanın her yerinden bilimsel çalışmaları yakından takip ediyoruz. Yaptığımız çevrimiçi toplantılarla, karşılaştırmalı analizler yapıyoruz. Mikrobiyolojik müdahale ve mekanik yöntemlerle kalıcı çözümler üzerinde çalıştık, çalışıyoruz. Geçmişe baktığımız zaman müsilaj sorunu, Avustralya, Yeni Zelanda’da, Baltık, Adriyatik, Tiren ve Sicilya Adası’nda da yaşanmış. Biz de aynı sorunla mücadele eden diğer ülkeler gibi ortak bir irade ortaya koyarak hep birlikte hareket ediyoruz. Hamdolsun aldığımız hızlı aksiyonla, ortaya koyduğumuz çalışmalarla sonuç almaya başladık.” İfadelerini kullanmıştır.
Şu anda Marmara Denizi’ni ve kıyıları denizden, havadan, karadan 7/24 yürüttükleri çalışmalarla anlık takip ettiklerini, temizlediklerini belirten Bakan Kurum, şu bilgileri verdi:
“Uydudaki görüntülerle müsilajın termal kameralarla tespitini yaparak, yoğunluğun nerelerde olduğunu, hangi bölgelerde temizlik çalışmalarının yönlendirilmesi gerektiğini yaptığımız günlük uçuşlarla İHA’larla uydu takip sistemleriyle havadan tespit ettiğimiz değişimlere karadan ekiplerimizi anında bölgeye sevk etmek suretiyle müdahalelerimizi yapıyoruz. 8 Haziran’da başlattığımız Türkiye’nin en büyük deniz temizliği seferberliğimiz ilk günkü hızla ve azimle devam ediyor.
Gerek bakanlığımızın, gerek valiliklerimizin, gerek belediyelerimizin, gerekse ilgili bakanlıklarımızın desteğiyle 1550 personel, 46 tekne ve çok sayıda karadan temizleme ekipmanıyla çalışmalarımız aralıksız devam ediyor.
Bugün itibarıyla İstanbul, Balıkesir, Kocaeli, Yalova, Bursa, Çanakkale, Tekirdağ’da 169 bölgede temizlik faaliyetlerini yürütüyoruz. 7 gün boyunca yaptığımız çalışmalarla toplam 2 bin 684 metreküp müsilajı topladık. Toplanan müsilajı, Bakanlığımız tarafından izin verilmiş, özel geçirimsizliğe sahip düzenli depolama alanlarına göndererek, bertarafını sağlıyoruz.”
Bir yandan denetimlerin aralıksız devam ettiğini belirten Bakan Kurum, şunları kaydetti:
“Uzun vadede yapacağımız yatırımlardan önce bu denetimler sayesinde Marmara’daki kirliliği en az seviyeye getirecek adımlarımı atıyoruz. Bu çerçevede mevzuata uymayan tüm işletmelere kapatma dahil her türlü cezai işlemi uyguluyoruz.
Bugün itibarıyla 7 ilimizde toplamda 2 bin 942 denetim gerçekleştirdik. Gerek İçişleri Bakanlığımız, gerek Sahil Güvenlik Komutanlığımız, gerekse belediyelerimizle birlikte farklı noktalardan 550 numune aldık. Denetimlerimiz neticesinde Balıkesir’de bir gübre fabrikası, bir termal tesisi, yine Yalova’da 3 tersane işletmesini kapattık. 55 tesis, 9 gemiye, 10 milyon lira idari para cezası uyguladık, denetimlerimize gece gündüz aralıksız olarak devam ettireceğiz.”
Marmara Denizi’nde belirledikleri bölgelerde, hem su altından hem de su üstünden aldıkları örneklerle sürekli ölçümler yaptıklarını anlatan Kurum, şunları söyledi:
“Bu noktaların her birinde denizdeki oksijen, azot ve fosfor seviyelerindeki değişimleri de an be an takip ediyoruz. Bu bize neyi sağlayacak? Azot, fosfor seviyesindeki düşüşü hedefliyoruz. Hocalarımızın verdiği görüşe göre denizlerimizdeki azot seviyesinin yüzde 40 azalması halinde Marmara Denizi’miz eski haline gelecektir. Deniz üstünde ve altındaki oksijen seviyesini arttırmak hedeflerimizin başında geliyor. Bu noktada şu iyi haberi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Müsilajın tehlikeli atık olup olmadığını gösteren 5 metal elementi var. Müsilaj örneklerini, arkadaşlarımız incelediler ve her birinin üzerinden ayrı ayrı testlerini gerek TÜBİTAK, gerek ODTÜ, gerekse İstanbul Üniversitemiz ile birlikte araştırmalarını yaptık.
Yaptığımız ilk çalışmalar çerçevesinde bugün itibarıyla müsilajın tehlikeli atık olmadığı veya toksik özellik göstermediği tespitini yaptık. Bu çalışmalar ilk test gruplarımız. Oluşturduğumuz alt gruplarla birlikte denizlerdeki canlılara etkisi, kirliliğin insan sağlığına olan etkisi, balıktürlerine olan etkisi, denizde yüzülüp yüzülmeyeceği gibi araştırmaları da kurullarımız bu çerçevede yapıyorlar. Sonuçlarını almaya müteakip kamuoyu ile paylaşacağız. Sağlık Bakanlığımız, ODTÜ, TÜBİTAK ve bilim insanlarımızla yürüttüğümüz ileri analiz ve test çalışmalarımız devam ediyor.”
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülşen Altuğ’un “Marmara Denizi’nden izole edilen bakterilerle” yaptığı çalışmayı takip ettiklerini aktaran Bakan Kurum, bu tür çalışmaların TÜBİTAK MAM bünyesinde oluşturdukları alt kurulda değerlendirileceğini söylemiştir.
Bakan Kurum, çeşitli kuruluşlar tarafından “deniz ortamı dışında üretilen mikroorganizmalar” vasıtasıyla müsilajın giderilmesine dair çalışmaları izlediklerini ifade etmiştir.
Bakan Kurum, yürütülen çalışmalarla Marmara Denizi’nin bugün bir hafta öncesinden çok daha temiz olduğunu söylemiştir.
Marmara Denizi’nin su kalitesini artırmak, denizdeki canlı yaşamını korumak için 22 maddeden oluşan bir eylem planı ortaya koyduklarını anlatan Kurum, kısa ve uzun vadeli eylem planını hep birlikte hayata geçireceklerini bildirmiştir.
Bu bölgenin Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edileceğini hatırlatan Bakan Kurum, şöyle konuştu:
“Marmara Denizi için başlattığımız bilimsel çalışmaları inşallah temmuz ayı sonuna kadar tamamlayacağız. Koruma bölge ilanı çalışmalarımızı temmuz ayı itibarıyla tamamlamak istiyoruz. Tabii bu çalışmalar, buradaki biyoçeşitliliği korumak ve geleceğe aktarmak için de Akdeniz ve Karadeniz’in korunmasına katkı sağlamak için de çok önemli bir adımdı bu. Marmara Denizi Koruma Alanımız, bu çerçevede Türkiye’nin en büyük denizel koruma alanı. Yine dünyada sayılı büyüklükte ve etrafında 7 şehrin olduğu ilk koruma alanı olarak inşallah literatüre geçecektir. Koordinasyon Kurulu için de 14 alt çalışma grubu kurduk. Bunlar noktasal kaynaklı kirliliğin tespitiyle ilişkili ki bu kirlilikleri tespit edeceğiz. İş programını bu kirlilikleri tespit ettiğimiz noktalarda yoğunlaşmak suretiyle hayata geçireceğiz. Yine yeni yapılacak kentsel atık su arıtma tesisleri var.”
ATIK SU ARITMA TESİSLERİNE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bakanlık olarak 15 gün içerisinde yayımlayacakları mevzuatla Marmara Denizi Havzası’nda yer alan atık su arıtma tesislerinin kimyasal oksijen ihtiyacı ve deşarj standartlarına yeni kısıtlamalar getirdiklerini bildirmiştir.
“Marmara Denizi’ne kirlilik taşıyan kaynakların tamamını kontrol altına almak için de tüm atık su arıtma tesislerine Sürekli Atıksu İzleme Sistemi getiriyoruz.” diyen Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tesisleri online olarak izleyeceğiz ve bu sistemi kurmak için yaptığımız mevzuat düzenlemesi de bir ay içinde hayata geçecek. Su kalitesine ilişkin izleme noktalarımızı 90’dan 150’ye çıkaracağımızı ifade etmiştik. Bu noktada ODTÜ ve TÜBİTAK MAM ile birlikte çalışmamızı başlattık. İnşallah en kısa sürede atık suları takip edeceğimiz sistemi, yine izleme noktalarının sayısını da artırmış olacağız. Arıtılan atık suyun yeniden kullanımı çok önemliydi. Bu kullanım için gereken ilave yatırım ihtiyaçlarına Çevre ve Şehircilik Bakanlık olarak biz de destek vereceğiz. Türkiye geneli için hedefler belirledik. Şu anda arıtılan atık suların yüzde 3,2’si arıtılarak yeniden kullanılıyor. 2030’larda su kıtlığı yaşayacağımız öngörüsüyle 2023’te yüzde 5’e, 2030 yılında ise yüzde 15’e çıkarma hedefimiz vardı. Ancak Marmara kapalı bir deniz olduğu için, hem de daha hızlı hareket etmemiz öngörüsüyle bu noktada miktarını artırmamız gerekiyor. Bu kapsamda hedeflerimizi 2023 yılında yüzde 10’a, 2030 yılında ise yüzde 20’ye çıkardık, büyüttük. Bu çerçevede yatırımlarımızı, projelerimizi yapıyor olacağız.”
HAYALET AĞLAR SORUNU
Bakan Kurum, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Marmara Denizi’ndeki hayalet ağların toplanma sürecinin Kocaeli’nden başlatıldığını, bir yıl içerisinde Marmara’daki bütün hayalet ağların toplanma sürecinin devam edeceğini söyledi. Kurum, toplanan hayalet ağların, geri kazanım tesislerine gönderilerek yeni ürünlere dönüştürülmesinin de sağlanacağının altını çizmiştir.
Gemilerdeki atık suların da kirlilik sebebi olduğunu, buna yönelik denetimlerin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Liman Başkanlığı tarafından yürütüleceğini anlatan Kurum, “Üç ay içerisinde yayımlayacağımız mevzuat çerçevesinde de gerek tersanelerde temiz üretim teknikleri gerekse Marmara’ya giren teknelere bu noktadaki atık suların yönetimi noktasında süreci başlatmış olacağız.” Demiştir.
Bakan Kurum, Tarım ve Orman Bakanlığının yapacağı çalışmaları da şöyle sıraladı:
“Tarım ve Orman Bakanlığımız da küçük balık avı, buradaki ekolojik yaşama ilişkin kısıtlamaları gerektiği yerde denize balık bırakılması, gerekse deniz altındaki biyoçeşitliliğin, oradaki canlı yaşamın, döngüsel yaşamın tekrar hareketlendirilmesi adına balıkçılık faaliyetlerindeki kısıtlamadan tutun da burada midye yetiştiriciliği veya küçük balıkların bu alana bırakılması konusunda çalışmalar yapacak, bilim insanlarımızla birlikte. Deniz çiftçiliği, deniz tarımı gibi hususların yer alacağı uygulamaları hayata geçireceğiz ve buna ilişkin de bir ay içerisinde bu eylemlerimizi de sahada inşallah görüyor olacaksınız.”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, kararların Marmara Denizi için hayırlı olması dileğinde bulundu.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “26 Haziran’da 501 metreküp müsilaj ile birlikte 7 bin 430 metreküp müsilajı toplayarak bertaraf ettik.” açıklamasını yapmıştır.
Kurum Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Marmara Denizi’mizdeki müsilaj temizleme seferberliğimizde on dokuzuncu günü geride bıraktık. Aralıksız sürdürdüğümüz temizleme çalışmalarımızda 26 Haziran’da 501 metreküp müsilaj ile birlikte 7 bin 430 metreküp müsilajı toplayarak bertaraf ettik. 26 Haziran itibarıyla illerimizde; İstanbul 3.404 m³, Kocaeli 447 m³, Bursa 153 m³, Tekirdağ 154 m³, Balıkesir 776 m³, Çanakkale 732 m³, Yalova 1.764 m³ müsilajı 450 bölgedeki çalışmalarımızla temizleyerek düzenli depolama sahalarına gönderdik. Denetimlerimize de hız kesmeden devam ediyoruz. Çalışmalarımızın on dokuzuncu gününde; toplamda 6 bin 887 denetimi tamamladık, 1.881 atık su numunesi inceledik, 7/24 online takibimizi sürdürdük. Marmara hepimizin diyerek denizimizi temizliyoruz” ifadesini kullanmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Marmara Denizi’ndeki müsilajla ilgili, “Marmara’da müsilaja ilişkin 22 maddelik eylem planı çalışmasını kararlı şekilde yürütüyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 7 bin denetim yaptık. Bu çerçevede 14 milyon TL idari para cezası uyguladık ve toplamda 26 işletmeye de men cezası verdik” demiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bugün memleketi Konya’da Çeltik ve Yunak ilçelerinde ziyaret ve incelemelerde bulundu. Ardından basın açıklaması yapan Bakan Kurum, Marmara Denizi’nde sürdürülen müsilaj çalışmasındaki son durumu anlattı. Şu ana kadar yapılan denetimlerde 14 milyon TL idari ceza uygulandığını hatırlatan Bakan Kurum, şöyle konuştu:
”Marmara’da müsilaja ilişkin 22 maddelik eylem planı çalışmasını kararlı şekilde yürütüyoruz. Bugüne kadar yaklaşık 7 bin denetim yaptık. Bu çerçevede 14 milyon TL idari ceza uyguladık, toplamda 26 işletmeye men cezası verdik. İşletmeleri bu noktada denetleyerek Marmara’mızı korumak adına adımlarımızı atıyoruz. Yalova’da 3, Balıkesir’de 5, Tekirdağ’da 12, Kocaeli’de 1 ve İstanbul’da 5 olmak üzere 26 tesisin yine işletmesini kapatma cezası vermek suretiyle denetimlerimizi yaptık. Temizlik çerçevesinde biliyorsunuz 20’nci günümüzü geride bıraktık ve toplamda 475 noktada 7 ilimizde müsilajla ilgili temizlik çalışmalarımız da devam ediyor. 20 günlük sürede toplamda yaklaşık 7 bin 932 metreküp müsilajı temizleyerek bertarafını sağladık. Yine 22 maddelik eylem planı çerçevesinde akademisyenlerimizle adımlarımızı hayata geçiriyoruz. Meclis’te atık su arıtma tesisiyle çevre yatırımlarının yap- işlet- devret modeliyle yapılabilmesine imkan sağlayacak düzenlemeyi Meclisimizle çalıştık. İnşallah bu hafta Mecliste, vekillerimiz bu görüşmeleri yapmak suretiyle bu noktada belediyelerimizin kısa vadede bu yatırımlarını yapmasına imkan sağlayacak adımları atıyoruz.”
Amaçlarının Marmara Denizi’ni korumak olduğunu ifade eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Amacımız, hedefimiz Marmara’mızı, güzel Türkiye’mizi koruyacak adımları kararlı şekilde atmaktır. Eylem Planı’ndaki maddeler, Eylem Planı’nda belirtilen tarihten daha önce yapılmak suretiyle Marmara’mızı koruma altına almaya çalışıyoruz. Her şey planladığımız şekliyle yürütülüyor. Yine bilim insanlarımızla teknik çalışmalar yürütüyoruz. Bu kapsamda organik bakteriler üzerine çalışmamız İstanbul Üniversite’mizde devam ediyor. Yine ODTÜ bünyesinde çalışmalarımız devam ediyor. Marmara Denizi’nde ve ayrı noktada oksijen vermeye çalışmalarımızı biliyorsunuz, 1 hafta önce başlatmıştık. Bu çerçevede körfezde 4, yine Pendik marinada bir olmak üzere 5 noktada denize daha fazla oksijen alabilmesine imkan sağlayacak adımlarımızı da attık ve bu çalışmaları da takip ediyoruz. Bir taraftan temizlik yapıyoruz, bir taraftan denetimlerimizi devam ettiriyoruz. Bir taraftan kısa vadede atılacak adımları atmaya çalışıyor ve uzun vadede de yapılacak planlamalar çerçevesinde Marmara’mızı inşallah dünden daha iyi hale getirecek adımları da hep birlikte atmaya çalışıyoruz. 7 gün, 24 saat esasıyla bu çalışmamız devam etmektedir, takip edilmektedir ve 7 ilde Valilik koordinasyonunda da süreç yürütülmektedir” ifadelerini kullanmıştır.
İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları ortaokul öğrencileri atık yağlardan sabun ürettikleri projeyle ‘Çevrenin Genç Sözcüleri Yarışması’nda Türkiye şampiyonu olmuşlardır.
Bir litre atık yağın, bir milyon litre içme suyunu kirletme kapasitesine sahip olduğu ve yaşanan su kirliliğinin yüzde 25’inin atık yağlardan kaynaklandığı belirtilmiştir. İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları ortaokul öğrencileri bu çevre kirliliği özelinde farkındalık oluşturmak için bir proje geliştirdiler ve atık yağlardan sabun üretmişlerdir.
KENDİ SABUNLARINI ÜRETTİLER
Öğrenciler yaptıkları çalışmada atık hale gelmiş kızartma yağlarının zararları hakkında bilgi vererek, atık yağlardan sabun üretimi yöntemine işaret ettiler. Gıda maddelerini kızartmak amacıyla kullanılan yağların, iki kullanımdan sonra atık haline geldiğini ve atık yağların kanserojen madde içerdiğini belirten öğrenciler, kullanılmış yağın bekletilmesi halinde peroksit değerinin yükselerek oksitlendiğini ve bağışıklık sistemine de zarar verdiğini vurgulamışlardır.
Çöpe dökülen atık yağların, çöp depolama alanlarında sık sık yangınlara, lavaboya dökülen atık yağların ise kanal borularına yapışarak tıkanmasına neden olduğuna değinen öğrenciler; atık yağların ayrıca toprağa karışmasının sonucunda yeraltı temiz su kaynaklarının kirliliğini artırdığına dikkat çektiler. Suların yüzeyini kaplayan atık yağların havadan suya oksijen transferini önlediğini ve zamanla suda bozularak oksijenin tükenmesini hızlandırdığını, suda yaşayan canlıların ölmesine sebep olduğunu belirten öğrenciler atık yağları değerlendirerek kendi sabunlarını üretmişlerdir.
TÜRKİYE BİRİNCİSİ OLDULAR
Ortaokul öğrencileri sürdürülebilir yaşam bilincinin kazandırılmasına yönelik yaptıkları çalışmalarla Çevrenin Genç Sözcüleri Yarışmasında Türkiye 1.’si olarak uluslararası yarışmalara katılma hakkını kazandı. Öğrencilerden Yağız Efe Karakılıç “Daha İyiye Dönüşürken Kirlenmek” isimli fotoğrafıyla 11-14 yaş tek fotoğraflı röportaj kategorisinde, 7. Sınıf öğrencileri Mina Yaprak Sevsevil, Defne Yılmaz ve Ela Özaslan video dalında atık yağdan sabun ürettikleri ”Atık Yağdan Sabun Üretimi” isimli çalışmalarının video yapımı ile Türkiye Birincisi oldular.
Öğrenciler çevreyi korumak ile ilgili üç önemli uyarı yaptı:
İstanbul’da Büyükçekmece Gölü’nün deniz ile arasında kalan bölgesinin kirlilik nedeniyle rengi değişmiştir. Çok sayıda ölü balık kıyıya vurmuştur. Bölgede yaşayan Hüseyin İnan, “2009 yılından bu yana Büyükçekmece’de yaşıyorum. İlk defa böyle bir pislikle karşılaştık. Sadece balıklar değil bir sürü canlı ölmüş.” Demiştir.
Büyükçekmece Gölü’nün Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü tarafında olan kısmının rengi değişmiştir. Çevresine yoğun bir kötü koku yayan gölde ayrıca balık ölümleri meydana gelmiştir. Cuma günü itibariyle görülmeye başlayan ölen balıkların bir kısmı kıyılara vurmuştur.
Kötü kokudan rahatsız olan çevre sakinleri de uzun zamandır toplu balık ölümlerinin yaşanmadığını söylemiştir. 12 yıldır Büyükçekmece’de yaşayan Hüseyin İnan, “2009 yılından bu yana Büyükçekmece’de yaşıyorum. İlk defa böyle bir pislikle karşılaştık. Sadece balıklar değil bir sürü canlı ölmüş. Her hafta buraya gelip ekmek atıyorum balıklar, ördekler yesin diye. Hiçbir şey ekmeği yemedi. Demek ki öyle bir seviyeye gelmiş ki hiçbir canlı yaşamıyor. Bir hafta önce geldiğimde böyle bir şey yoktu. Artık sadece yetkililer de değil bütün vatandaşların önlemini alması lazım. Artık denizlere çöp atmayalım” demiştir.
Denetim ekipleri, medyada yer bulan görüntüler üzerine gölde bazı incelemelerde bulunmuştur. Laboratuvarda detaylı şekilde incelemek üzere göl suyundan ve kıyıya vuran ölü balıklardan numune alınmıştır. Numunelerin incelenmesinin ardından kötü kokuların yayıldığı, balık ölümlerinin görüldüğü ve bulanık bir görüntünün hakim olduğu göldeki kirliliğin kaynağı ve nedeni tespit edilebilecektir.
Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. (UEDAŞ), Avrupa Birliği Ufuk2020 programı kapsamında karbon salınımını azaltmak ve yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak için Gökçeada’da ‘Gökçeada Enerjin Yeter’ projesini hayata geçirmiştir.
Yenilenebilir kaynakların etkin kullanımı için örnek teşkil edecek proje kapsamında Gökçeada’da UEDAŞ tarafından enerji depolama tesisi kurulacaktır. Adadaki yenilenebilir enerji santralleri ve jeneratörler kurulacak olan Virtual Power Plant (Sanal Güç Santrali-VPP) sistemine entegre edilecektir. Aralarında İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Almanya, Danimarka ve Hollanda gibi ülkelerden toplamda 19 ortağın yer aldığı projede UEDAŞ’ın paydaşları arasında Bozcaada Belediyesi, Troya Çevre Derneği ve Inavitas firması yer almaktadır.
UEDAŞ, Avrupa Birliği Ufuk2020 programı kapsamında karbon salınımını azaltmak ve yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak adına Gökçeada’da Gökçeada Enerjin Yeter projesini hayata geçirmiştir. Projenin açılış töreni UEDAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmail Ergüneş’in ev sahipliğinde Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, Bozcaada Belediye Başkanı Dr. Hakan Can Yılmaz’ın katılımlarıyla gerçekleştirilmiştir.
Açılış töreninde konuşan UEDAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmail Ergüneş, “Yenilenebilir kaynakların değerlendirilmesi noktasında tüm dünyaya örnek olacak bir projeyi paydaşlarımızla birlikte hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. AB destekli projemizin ana amacı karbon salınımının azaltılması, yenilenebilir enerji entegrasyonunun kolaylaştırılması, akıllı ve yeşil enerjiye geçişinin hızlandırılmasıdır. Gökçeada Enerjin Yeter projesiyle Gökçeada’ya enerji depolama tesisi kuruyoruz. Adada mevcutta çalışır durumda olan yenilenebilir enerji santralleri ve jeneratörler kurulacak Virtual Power Plant (Sanal Güç Santrali-VPP) sistemine entegre edilecek. Böylelikle adaların enerjisi yenilenebilir enerjiden sağlanmaya çalışılacak. Ayrıca projedeki testler kapsamında bir trafo bölgesinde tüm tüketicilere akıllı sayaç uygulaması yapılacak. Bu kapsamda kullanıcıların tüketim alışkanlıklarını takip etme şansımız olacak” demiştir.
Proje ile ilgili konuşan UEDAŞ Genel Müdürü Gökay Fatih Danacı, “Gökçeada Enerjin Yeter projesi kapsamında 2 megavat gücünde enerji elde edilecek. Projeden toplamda 7 bin 260 abone faydalanacak. 42 ay boyunca Gökçeada’da denenecek sisteme benzer çalışmalar, Türkiye’deki diğer adalar ile Danimarka, İtalya ve İspanya’daki adalarda da yapılacak. Bu çalışmalar sonrasında geliştirilecek modelin yaygınlaştırılması için daha büyük projeler ve sistemler hayata geçirilecek” şeklinde konuşmuştur.
Kahramanmaraş’ta bulunan Nilüfer Gölü ve çevresinde bulunan nilüfer çiçeği kirlilik nedeniyle yok olma tehlikesi karşı karşıya kaldığı belirtilirken, gölün koruma altına alınması istenmiştir.
Pazarcık ilçesi Evri Mahallesi’nde bulunan ender türlerden biri olan nilüfer çiçekleri, Nilüfer Gölü’nün aşırı kirletilmesinden dolayı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Koruma altındaki nilüfer çiçeklerini koparmanın cezası 73 bin lira iken, göl koruma altına alınmadığı için kirlilik nedeniyle çiçekler de yok olmak üzeredir.
Nilüfer çiçeklerinin yok olmaması gerektiğini söyleyen fotoğrafçı Doğan Yenigül, “Nilüfer çiçekleri koparmanın cezası 73 bin lira. Evri Mahallesi’nde bulunan Nilüfer Gölü’nün korunma altına alınmasını istiyoruz. Daha önce de dile getirilmesine rağmen şu ana kadar hiçbir önlem alınmadı. Nilüfer çiçekleri şu an kirlilikten dolayı yok olma tehlikesi ile karşı karşıya geldi. Yetkililerden bir an önce Nilüfer Gölü’nün yok olmaması adına önlem alınmasını istiyoruz” demiştir.
YAYIMLANAN YÖNETMELİKLER
YAYIMLANAN GENELGE (2021/12)