Elektrikli Oto İçin “Batarya” Atağı
Türkiye’nin otomotiv sanayisini dönüştürecek, bu konuda ülkeyi rekabet edebilir hale getirecek “Türkiye’nin Otomobili Projesi” kapsamında, elektrikli otomotiv üretimine yönelik batarya yatırımı da planlanmaktadır.TBMM Başkanlığına sunulan On Birinci Kalkınma Planı’na (2019-2023) göre, otomotiv sektöründe yüksek teknolojiye dayalı “yerli marka araç” üretimi, rekabet gücü yüksek tedarik sanayisinin geliştirilmesi ve böylece uluslararası pazar payının artırılması hedeflenmektedir. Bu kapsamda, rekabet gücünün geliştirilmesi için “Otomotiv Destek Programı” hayata geçirilecek olup, Programla sensör, batarya, yakıt hücresi ve yazılım gibi alanlarda teknoloji ve üretim kabiliyetlerinin geliştirilmesi sağlanacak. Yerli marka otomobil projesi için teşvik mekanizması geliştirilerek, proje tamamlanacak. İç ve dış pazarın ihtiyaçlarına yönelik bu projeyle “markalaşma” özendirilmesi planlanmaktadır.Sektörün Kümelenme Destek Programı’ndan faydalanması için tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilecek ve otomotiv sanayisinde kümelenme birlikteliğinin daha yüksek seviyede desteklenmesine imkan verilecektir. Otomotiv tedarik sanayisine yönelik, talep edilmesi halinde ihtisas organize sanayi bölge (OSB) yerlerinin belirlenmesi için fizibilite raporları hazırlanacak ve otomotiv ihtisas OSB’lerinin sayısı artırılacaktır.
Otomotiv sektörüyle elektronik, yazılım, elektrikli makine, ana metal ve savunma gibi diğer sektörlerle iş birliği ve bütünleşme sağlamaya yönelik tedbirlerin alınmasıyla bilgi paylaşım organizasyonları desteklenecektir. Dijitalleşmeye ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayabilecek üstün donanımlı iş gücü yetiştirilecektir. Otomotiv sanayisinin yoğunlaştığı Kocaeli, İstanbul, Bursa, Sakarya, Ankara, İzmir, Aksaray ve Adana’daki nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamak için otomotiv endüstri meslek liseleri ve meslek yüksek okullarının, bu bölgelerde açılması ve kapasitelerinin geliştirilmesi için çalışılacak olup, Söz konusu otomotiv meslek ve teknik liselerinin, sektörün karar alma organlarında yer alması sağlanacaktır. Otomotiv sanayisinin rekabet gücünün korunarak geliştirilmesi amacıyla küresel gelişmeler, yeni teknolojiler ve değişen müşteri beklentileri çerçevesinde çevre teknolojileri, bağlantılı ve otonom araçlar, akıllı hareketlik gibi kritik teknolojilerin geliştirilmesine önem verilecektir. Otomotiv bilişim teknolojilerinde ulusal üretim ve Ar-Ge çalışmalarının gelişmesi için ulusal ortak proje platformları oluşturularak desteklenecek. Sektörel pazar araştırmalarıyla teknolojik gelişim, insan gücü ihtiyacı, pazarlama, markalaşma gibi konulardaki araştırmalara yönelik destek programı uygulanacaktır. Yeni nesil araçlar için uygun altyapı oluşturulacak olup, Alternatif güç sistemli araçlara etkin altyapı kurulmasına yönelik araştırma yapılacaktır. Otonom ve bağlantılı araçların geliştirilmesi ve kullanılmasını içeren teknik mevzuat ve altyapı ihtiyacı belirlenecektir.
Elektrikli otomotiv üretimine yönelik batarya yatırımı gerçekleştirilecek olup, Yeni nesil araçlardan veri toplanması, kullanılması ve katma değerli hizmetlere dönüştürülmesi konusunda mevzuat ve uygulamaya yönelik belirsizlikler giderilecektir. Yurt içinde üretilen elektrikli otobüslerin, şehir içi ve şehir dışı taşımacılıkta kullanımının yaygınlaştırılmasına dönük destekler geliştirilecek ve düzenlemeler yapılacaktır. Yurt dışı pazar ve ihracat imkanları geliştirilecek olup, Otomotiv sanayisinin ağırlıklı ihracat pazarlarına yönelik risklerin azaltılması için yeni pazarlara ve yurt dışında yatırıma yönelik araştırmalar yapılması planlanmaktadır.
• Deniz Dibine Kamp Kurup Temizlik Yaptılar
Muğla’nın Fethiye ilçesinde iki dalgıç, çevre ve deniz kirliliklerine dikkat çekmek için deniz dibinde kamp çadırı kurup etrafında temizlik yapışlardır.İlçedeki faaliyette gösteren Doğadayız dalış merkezi okulunda çalışan dalgıçlar Önder Diktaş ile Fırat Can Gedik, sabah saatlerinde Dalyan Koyu’nda giderek, koyda yaklaşık 5 metreye dalış gerçekleştirmiştir. Denizin dibine kamp çadırı kuran dalgıçlar, daha sonra çadırın önünde buluna çöpleri toplamışlardır. Temizliğin ardından “Deniz turizminin kalbi denizlerimizi koruyalım” yazılı döviz açılmıştır. Dalgıç Gedik, gazetecilere yaptığı açıklamada, yaz sezonuyla bölgeye çok sayıda tatilcinin geldiğini ve farklı yerlerde çadır kurulduğunu ifadelerini kullanmıştır. Tatillerinin ardından bazı kişilerin çadır kurdukları alanı temizlemeden gittiğini vurgulayan Gedik, “Biz de buna dikkat çekmek için bir etkinlik yaptık. Su altında kurduğumuz çadırın önündeki çöpleri topladık. Herkes tatilini temiz yapsın istiyoruz. Gittiğimiz yerlerde sadece ayak izlerimizi bırakacak şekilde tatil yapalım” ifadelerini kullanmıştır.
• Felaket Raporu
Türkiye’nin suları “çok kirli” kategorisinde ve su kullanım endeksi “kıtlık” sinyali vermektedir. Canlı türleri açısından ciddi riski olan tarım zehri kullanımı; son 10 yılda yüzde 57 oranında artarak 59 bin tona yükselmiştir.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan “Çevresel Göstergeler” başlıklı raporda felaket uyarısı yapılmıştır.- Rapora göre yüzde 20’nin üzerinde kıtlık sinyali veren su kullanım indeksi, yıllar içinde artarak yüzde 25.8’e çıktı. Türkiye’nin su kaynakları yönetimi konusunda önlem alması gerektiği tespiti yapıldı. – Ergene, Küçük Menderes, Geriz, Kuzey Ege, Sakarya ve Susurluk havzalarında yapılan ölçümlerde; su kalitesinin “çok kirlenmiş su” olduğu tespit edildi. – Türkiye, endemik bitkiler açısından çok zengin olmasına rağmen bu türler ciddi tehlike ile karşı karşıya. Türlerin 600 kadarı “çok tehlikede”, 700 kadarı da “tehlikede” kategorisinde yer aldı. – Milli park, tabiat parkı, sulak alanlar, kent ormanlarını kapsayan korunan alanların, toplam alana oranı yüzde 10.1’den 8.9’a geriledi. – Türkiye’nin 2017 yılı enerji tüketimi ise 145.3 milyon ton eşdeğer petrol seviyesinde. Türkiye’nin birincil yani doğal enerji yoğunluğu, Avrupa Birliği ülkelerinin ortalaması ile karşılaştırıldığında geride kaldı.Rapora göre çevresel etkileri açısından karayollarına tercih edilmesi gereken demiryollarının kullanımında, yük taşımacılığı 2013’te yüzde 75 iken 2013 yılında yüzde 43’e düşmüştür. Otomobil satın alma 2003 yılı sonundan 2017 yılı sonuna kadar yüzde 167.2 artış göstermiştir.
Karayolu ile yolcu taşımacılığı maliyeti yüzde 245.2, demiryolu ile yolcu taşımacılığı maliyeti yüzde 209.2, deniz ve yurtiçi suyolu ile yolcu taşımacılığı maliyeti yüzde 213.2, havayolu ile yolcu taşımacılığı maliyeti yüzde 101.4 oranında artmıştır.2017 yılında 2 bin 411 adet orman yangını çıktı ve bu yangınlarda 11 bin 993 hektar orman zarar görmüştür. Yanan orman alanı bir önceki yıla oranla yüzde 31 artmıştır. Tarım zehri kullanımında en büyük grubu yüzde 44 ile mantar öldürücüler oluşturmuştur. Bunu, yüzde 22.8 ile böcek öldürücüler, yüzde 23.5 ile yabancı ot öldürücüler, yüzde 4.9 ile akar öldürücüler, yüzde 0.5 ile kemirgen öldürücüler ve yüzde 12.4 ile diğerleri takip etmiştir. En fazla tarım zehri kullanılan yüzde 10.1 ile Antalya, yüzde 9 ile Manisa, yüzde 9 ile Adana, yüzde 5.7 ile Mersin ve yüzde 5.7 ile Aydın olarak sıralanmıştır. Bakanlık verilerine göre; 2009’da 37 bin 651 ton olan tarım zehri kullanım miktarı, Ziraat Mühendisleri Odası verilerine göre; 2018’de 59 bin tona ulaşmıştır. Buna göre; tarım zehri kullanım miktarı son 10 yıl içinde yüzde 57 oranında artarak 59 bin tona yükselmiştir.
• Kesin Korunacak Hassas Alan’lar Tescil Ve İlan Edildi
İstanbul, Balıkesir, Kayseri ve Trabzon’daki bazı doğal sit alanları Cumhurbaşkanı kararlarıyla “kesin korunacak hassas alan” olarak tescil ve ilan edilmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan kararlarda, İstanbul, Balıkesir, Kayseri ve Trabzon’daki doğal sit alanı kapsamına giren bazı alanların harita ve krokileri ile sınır ve koordinatları yer almıştır. Buna göre, İstanbul’un Sarıyer ilçesi Rumeli Feneri mahallesi sınırları içerisinde bulunan Marmaracık Tabiat Parkı Doğal Sit Alanı kapsamına giren alanın, “kesin korunacak hassas alan” olarak tescil ve ilan edilmesi kararlaştırılmıştır.Ayrıca, Balıkesir’in Ayvalık ilçesi Büyük Maden ve Küçük Maden Adaları 1. Derece Doğal Sit Alanı kapsamına giren alanların, “kesin korunacak hassas alan” olarak tescil ve ilan edilmesine karar verilmiştir. Diğer yandan, Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde bulunan Karpuzbaşı Şelaleleri Doğal Sit Alanı kapsamına giren alan ile Trabzon’un Köprübaşı ilçesindeki Trabzon Ağaçbaşı Turbalığı Doğal Sit Alanı kapsamına giren alanın “kesin korunacak hassas alan” olarak tescil ve ilan edilmesi kararlaştırılmıştır. Kesin Korunacak Hassas Alanlar ve Nitelikli Doğal Koruma Alanları ile Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları, Resmi Gazete’de yayımlanan Doğal Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları İlke Kararı kapsamında tanımlanmaktadır. Buna göre Resmi Gazete’de; Doğal Sit Alanlarının güncel durumu, Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik doğrultusunda, ardışık 4 mevsim yapılan Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projeleri sonucunda ortaya çıkan raporlarla belirlenmekte ve kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları olarak yeniden tescil edilmektedir. Bu çerçevede Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik’te belirtilmeyen hususlara açıklık getirilmesi amacıyla ilke kararı almak zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
A-Kesin Korunacak Hassas Alanlar: Kaynak değerlerinin korunması için; alan kullanımı ve alana tüm etkilerin sınırlandırıldığı, gerektiğinde insanların bölgeye girişlerinin engellendiği, bilimsel araştırmalar, eğitim ya da çevresel izleme amacıyla özel önlemler alınarak korunacak kara, su, deniz alanları olup, Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilerek yapı yasağı getirilen mutlak korunması gereken alanlardır.
1. Flora, fauna ve bunlara ait habitatlar ile topografya ve siluet etkisini bozabilecek hiçbir eylemde bulunulmayacağına,
2. Ancak bu alanlarda Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu izniyle;a. Kesin yapı yasağı olmakla birlikte, resmi ve özel kuruluşlarca zorunlu olan alanlarda, teknik altyapı hizmetlerinden kanalizasyon, içme suyu, doğalgaz hattı, enerji nakil hattı ve orman yangın yolu yapılabileceğine,
b. Devletin güvenlik ve emniyeti için zaruret arz eden yapıların yapılabileceğine,
c. Mevcut altyapı ve üst yapı tesisleri ile ruhsatlı veya ruhsatlı sayılan yapıların bakım ve onarımlarının yapılabileceğine,
ç. Herhangi bir yapı yapılmamak kaydıyla arıcılık faaliyetlerinin yapılabileceğine,
B- Nitelikli Doğal Koruma Alanları: Doğal yapısı değişmemiş veya az değişmiş, modern yaşam ve önemli ölçüde insan faaliyetleri tarafından etkilenmemiş, doğal süreçlerin hakim olduğu, koruma amaçlarına uygun olarak yörede yaşayanların alanın mevcut kaynaklarını kullanmasını sağlayarak doğal hayata dayalı geleneksel yaşam şekillerinin korunduğu kara, su, deniz alanlarıdır.
1. Yangın için gerekli koruma önlemlerinin ilgili kuruluşlarca alınmasına,
2. Taş, toprak, kum alınmamasına; kireç, taş, tuğla, mermer, kum, maden gibi ocakların açılmamasına; toprak, cüruf, çöp, hafriyat, sanayi atığı ve benzeri malzemenin dökülmemesine; ancak sit kararı ilanından önce ruhsat almış olan işletmelerde sahanın sorumlular tarafından rehabilite edilerek yasal süresi içinde işlerin tasfiyesine,
3. Bu alanların korunmasını sağlamak amacına yönelik, her türlü bilgi verici uyarı levhalarının konulmasına, bu alanlardaki koruma önlemlerinin ilgili kuruluş ve yerel yönetimlerce alınmasına,
4. Ancak bu alanlarda Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu izniyle;
a. Kesin Korunacak Hassas Alanlardaki faaliyetlerin yapılabileceğine,
b. Balıkçı barınağı, bekçi kulübesi ve ahşap iskele yapılabileceğine,
c. Zorunlu olan alanlarda, teknik altyapı hizmetleri olan telefon hattı, GSM baz istasyonu, teleferik, telesiyej gibi uygulamalarının yapılabileceğine,
ç. Doğal kaynak suyunun isalesine ve jeotermal kaynak suyunun sondaj ve isalesine yönelik uygulamaların ilgili Bakanlıkların görüşleri doğrultusunda yapılabileceğine,
d. Kar ve rüzgâr devrikleri, doğal afetlerden etkilenmiş, hastalanmış veya kıymet ağacı olmayan ağaçların bakımının yapılabileceğine veya kaldırılabileceğine,
e. Ormanların bakımı ve doğal dengenin korunmasını sağlamak amacıyla ilgili kurumdan alınacak teknik rapor doğrultusunda ağaç kesimine ve yöresel türlerin dikimine izin verilebileceğine,
f. Doğal dengenin devamlılığının sağlanması amacıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri doğrultusunda alanın özelliğinden kaynaklanan faaliyetlerin sürdürülebileceğine,
C- Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları: Kesin korunacak hassas alanlar veya nitelikli doğal koruma alanlarını etkileyen, bu koruma bölgeleri ile bütünlük gösteren, korumaya katkı sağlayacak, doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetler, turizm ve yerleşimlere izin veren alanlardır.
1. Toprak, cüruf, çöp, hafriyat, sanayi artığı gibi maddelerin dökülmeyeceğine,
2. Ancak bu alanlarda Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu izniyle;
a. Kesin Korunacak Hassas Alanlar ile Nitelikli Doğal Koruma Alanlarındaki faaliyetlerin yapılabileceğine,
b. Örtü altı tarım, kültür balıkçılığı ve entegre tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin yapılabileceğine,
c. Katı atık düzenli depolama tesisi, atık su arıtma tesisi, yat çekek yeri, akaryakıt istasyonu gibi uygulamaların yapılabileceğine,
ç. Üst ölçekli planlara uygun olmak şartıyla sanayi tesislerinin yapılabileceğine,
d. Doğal peyzaj ve siluet dikkate alınarak kum, çakıl, taş, maden ve benzeri malzeme alınabileceğine, bu amaçla ocak açılabileceğine,
D- Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik ve İlke Kararlarına aykırı olmamak ve Çevre Düzeni Planında belirtilen şartları aşmamak kaydıyla;Çevre Düzeni Planlarında yerleşme ve gelişme alanları dışında kalan alanlarda, alt ölçekli imar planı yapılmaksızın yapılabileceği belirtilen kullanımlara, alanın özelliği göz önüne alınarak, koruma amaçlı imar planına ve geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları belirlenmesine gerek olmaksızın Çevre Düzeni Planı hükümleri doğrultusunda Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunca izin verilebileceğine oy birliği ile karar verildi. ifadeleri yer almaktadır.
• Birleşik Krallık’ta Yeni Plan: Uçak Yolcuları, ‘Karbon Ücreti’ Ödeyecek
Yeni uygulamayla hava yolculuklarının iklime verdiği zarar hakkında farkındalık oluşturmak hedeflenmektedir. Karbon salınımının çevreye verdiği zararlar konusunda yeni çözümler bulmaya çalışan Birleşik Krallık’ta uçak yolcularına ek vergi gündemde. Devlet yetkililerinin karbondioksit salınımını azaltmak ve iklim kriziyle savaşmak için tasarladığı ek vergi fikri kabul edilirse, hava yolunu tercih eden yolcular ekstra bir ‘karbon ücreti’ ödemek durumunda kalınabilir. Bu tür uygulamaların, toplu taşımanın çevreye etkisi hakkında farkındalık yaratacağını savunan yetkililer, projeden sağlanacak ek kaynağın, karbon ayak izini azaltmak adına yapılan ağaçlandırma çalışmaları gibi, doğa dostu projelerde kullanılabileceğini belirtilmektedir.Devlet yetkilileri, tüketicilerde, yaptıkları ek ödemelerin gereken faydayı sağlayacağına dair bir güven oluşamayabileceği endişesini taşımaktadır.
Yolculardan ek ücret almanın büyük bir adım olduğunu belirten Birleşik Krallık Ulaşım Bakanı Chris Grayling, uzmanlardan tasarı sürecinde bilimsel verilerin çoğaltılmasını talep etti ve özellikle ‘toplu taşımadan kaynaklanan’ karbon salınımının araştırılmasına dair çağrıda bulunmuştur. Ulaşım Bakanlığı’nın yayınladığı bir raporda “Bu fikrin piyasada güçlülüğünü artırmak için uygulanılabilecek bir başka yol, ek ücret modeli yerine, aynı ücreti fiyata vergi olarak dahil edilmesi olabilir. Böylece, yolcunun ödeyeceği karbon ücreti bilete otomatik olarak dahil edilmiş olur” denilmiştir. İngiliz gazetesi The Guardian’da yer alan Latifa Yedroudji imzalı haberde, geçen yıl Birleşik Krallık’ta yer alan karbondioksit salınımının üçte birinin ulaşımdan kaynaklandığı belirtilmiştir.
• İklim Değişikliği 2050’de Türkiye’yi Nasıl Etkileyecek
Yayımlanan 2050 dünya sıcaklık haritasına göre 30 yıl sonra İstanbul’un iklimi Roma’ya benzerken, İzmir’de günümüzün Adana iklim şartları görülecektir. İsviçre’de ekolojik araştırmalar yapan ETH Zurich Üniversitesi temelli Crowtherlab 2050 yılı için dünya şehirlerinde ön görülen sıcaklık haritasını paylaşmıştır.Buna göre, 2050 yılında İstanbul’un sıcaklığı yıllık ortalama 2.1 derece artarak bugünkü Roma gibi olacak olup,
Adana’nın yıllık ortalama sıcaklığı da 2.8 derece artarak bugünkü Lefkoşa iklimine yaklaşacaktır. Adana’nın günümüzdeki iklimine yaklaşacak olan İzmir’de en sıcak ayın en yüksek sıcaklığı 4.9 derece artarken, Ankara’da en sıcak ayın maksimum sıcaklığı 6.4 derece artarak Taşkent’e benzeyecektir.
İklim değişikliğinde geri dönülemez noktaya gelmemize sadece 11 yıl kaldığının altını çizen araştırmacılar, karbon emisyonunu azaltma konusunda kitlesel çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulamışlardır. Dünyanın 520 büyük şehrinin 30 yıl sonrası için ön görülen sıcaklıklarını gösteren infografik, kitlelere iklim değişikliğinin sonuçlarını daha somut bir şekilde yansıtmayı amaçlanmaktadır.
• Kuzey Ormanları İçin İmza Kampanyası: “Muhafaza Et”
Kuzey Ormanları Savunması, Marmara Bölgesi’nde yer alan Kuzey Ormanlarının ‘daha fazla tahrip edilmemesi’ için bölgenin muhafaza ormanı ilan edilmesi hakkında Cumhurbaşkanlığı’na hitaben bir ‘Muhafaza Et’ başlıklı bir kampanya başlattı.Kuzey Ormanları Savunması’nın 3 bin farklı bitki türünü, 46 ağaç türünü, 2.800 civarında otsu bitki türünü ve endemik bitki taksonlara ev olan ormanları ‘rant için tahrip edilmemesi’ çağrısıyla yayımladığı imza kampanyasında: “Trakya, İstanbul ve Anadolu’nun; su, nefes, yaşam kaynağı olan Kuzey Ormanları “Muhafaza Ormanı” ilan edilerek mutlak korumaya alınmalı, her türlü rant ve yağma projesine derhal kapatılmalıdır. İfadelerine yer verilmiştir. Kuzey Ormanları, Marmara Bölgesi’nin Karadeniz kıyı kuşağı boyunca batıda Istranca Dağları’ndan doğuda Melen Havzası’na kadar uzanan; idari açıdan Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Düzce illerinin kuzey kısımlarını oluşturan ve bu illerin yerleşim alanları için yaşamsal önem taşıyan ekosistemler bütünüdür. Bu bütüncül ekosistemler kuşağı, üç farklı iklim bölgesinin buluşma ve geçiş alanını oluşturmasıyla son derece zengin bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır. Bu çeşitlilik, yaklaşık 3.000 farklı bitki türünü, 46 ağaç türünü, 2.800 civarında otsu bitki türünü ve endemik bitki taksonlarını barındırmaktadır. Kuzey Ormanları aynı zamanda 48 adet memeli, 350 adet kuş, 350 adet balık ve 45 adet sürüngen/kurbağa türünün yaşam alanı ve dünyanın önemli kuş göç yollarındandır.
Orman, açık alan, sulak alan, kayalık, kumul, longoz gibi çok farklı ekosistemlere sahip Kuzey Ormanları’nda 15 adet Önemli Doğa Alanı (ÖDA) bulunmaktadır.Marmara Bölgesi’nin kuzeyinde Neolitik dönemden bugüne uzanan yerleşim sürekliliği başlıca sonucunda, Kuzey Ormanları, zengin doğal varlıklarına ek olarak, önemli bir kültürel miras birikimine de ev sahipliği yapmaktadır. Orman köyleri, arkeolojik varlıklar, kaleler, köprüler, tarihi yollar, su kemerleri ve endüstri mirası yapıları Kuzey Ormanları’ndaki başlıca kültür varlıklarıdır. Kuzey Ormanları; termik santrallerin; nükleer ölüm santralinin; baraj ve Hidro Elektrik Santrallerinin; Rüzgar Enerji Santrallerinin; taş ocakları ve beton santrallerinin; sanayi bölgeleri ve sanayi kirliliğinin; çöp tesisleri ve hafriyat döküm sahalarının; 3. Köprü, 3. Havalimanı ve Kuzey Marmara Otoyolu isimli doğa katili mega rant projelerinin; ulaşım, enerji, su, doğalgaz nakil ve iletim hatlarının; liman ve deniz dolgularının; iktidar destekli inşaat ağalarının; su şirketlerinin; hatalı orman “işletme” uygulamalarının; aşırı turizm ve rekreasyon faaliyetlerinin, av çetelerinin; “Türk akım” isimli Rus doğalgaz boru hattının; askeri alanları yapılaşmaya açmak için çalışan rant odaklarının; iklim krizini yaratan dünya kapitalizminin tehdidi ve tahribi altındadır. Gıda üretiminde, su kaynaklarında, hava durumunda vs binlerce yıldır görülmemiş şiddette sorunlara yol açacak ve daha şimdiden başlamış olan iklim krizi döneminde Kuzey Ormanları Ekosisteminin bir geleceği olabilmesi için korunması gerekmektedir. Atmosferdeki karbonu tutma, havayı filtreleme ve hava kirliliğini azaltma, su kaynaklarını destekleme ve doğal afetlerin etkilerini azaltma özellikleri ile Kuzey Ormanları’nın kendisi -eğer koruyabilirsek – önümüzdeki on yıllarda Trakya ve Anadolu’nun önemli koruyucularından olacaktır. Tüm bu nedenlerle, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Düzce’de sanayi ve yapılaşma baskısı altında bulunan Kuzey Ormanları’nın tümüyle “Kuzey Marmara Muhafaza Ormanı” adı altında en üst seviyede korumaya alınmasını talep ediyoruz. Bu talep aynı zamanda 23 Mart 2019’da Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi, Kuzey Ormanları Savunması ve Sarıyer Belediyesi’nin İstanbul, Sarıyer’de ortaklaşa düzenlediği bilimsel nitelikteki “Ekosistem, İklim ve Kentsel Büyüme Perspektifinden Kuzey Ormanları Çalıştayı” Sonuç Bildirgesi’nde de yer almaktadır. Marmara Bölgesi’ndeki yeraltı ve yer üstü su varlığının istisnasız tümünün kaynağı olan, Bulgaristan sınırından Melen Havzası’na kadar Karadeniz kıyı kuşağı boyunca uzanan ve Kuzey Ormanları ekosistemini oluşturan tüm ormanlık alanlar, 6831 Sayılı Orman Kanununun 23. Maddesi ve “Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine dayanarak “Muhafaza Ormanı” kapsamına alınmalıdır. Kuzey Marmara illerinin etki alanında bulunan Kuzey Ormanları için, ilgili Yönetmeliğin 3. Maddesinde belirtilen (*) ; a, b, c ve d maddelerinde belirtilen gerekçeler mevcut olup bunlar içerisinde b ve d maddeleri mutlak öncelikli maddelerdir. Bu yüzden Kuzey Ormanları ekosistemi sınırları kesinleştirilerek “Kuzey Marmara Muhafaza Ormanı” ilan edilmeli ve muhafaza ormanı hükümleri kati bir sekilde uygulanmalıdır. Muhafaza Ormanı kavramı Kuzey Ormanları için yeni değildir. İstanbul şehrinin milli savunma güvenliği, şehrin su ihtiyaçlarının karşılanması, Avrupa’da doğal yapısını koruyamayan doğal orman ağacı cinslerinin korunması, Orman Fakültesinin eğitim ve uygulama çalışmaları, erozyon ve yaban hayatı yaşamının varlık yaşam alanlarının korunması, endemik bitkilerin varlığı, Avrupa da savaş vs. nedenlerle korunamayan doğal ormanların yapay (suni) gençleştirme ile tesisi edilerek kazanımına karşı, Türkiye’de doğal olarak varlığını sürdüren ormanlarımızın bekası gibi bir çok nedenle Belgrat Ormanı 02.12.1950 tarih ve 3/12073 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Muhafaza Ormanı olarak ayrılmış ve 12.12.1950 tarih ve 7680 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan bu karar sayesinde Belgrad Ormanı bugüne kadar, bugünkü haliyle bütünlük içerisinde doğal Ormanı statüsü ile varlığını koruyabilmiştir. Bu nedenle Kuzey Ormanları’nda yetkili tüm Orman Bölge Müdürlükleri sınırları içinde kalan ormanlık alanlarının Belgrat Muhafaza Ormanı Statüsünün korunarak sınırları genişletilerek Kuzey Ormanları adı ile tanımlanmalı ve “Marmara Kuzey Ormanları Muhafaza Ormanı” statüsündeki sınırları Kuzey Ormanları olarak genişletilmeli, orman alanları biraz önce sözünü ettiğimiz baskılara karşı ancak korunabilir. Istrancalar’dan Melen çayına kadar olan coğrafyada Türkiye nüfusunun %25’i yaşamaktadır. Marmara Kuzey Ormanları’nın korunması, yani Trakya, İstanbul ve Anadolu’nun su ve nefesinin korunması tek başına Marmara bölgesinin değil tüm ülkenin sorunudur.
• Denizleri Korumak İçin Yeni Seferberlik: Sıfır Atık Mavi
Denizlerin ve su kaynaklarının koruma altına alınması amacıyla “Sıfır Atık Mavi Projesi” başlatıldı. Projeyle yaz sezonu boyunca 50 bin ton atık toplanması hedeflenmektedir. “Sıfır Atık Projesi” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde başlatılmıştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yürüttüğü projede yapılan çalışmalara bir yenisi eklenmiştir. “Sıfır Atık Mavi” adı verilen seferberlikle Türkiye’nin denizleri ve su kaynaklarının koruma altına alınması amaçlanmıştır. Yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yürüteceği, DenizTemiz Derneği (TURMEPA) iş birliğiyle hayata geçirilecek projenin destek veren paydaşları Kültür ve Turizm, Ulaştırma ve Altyapı ile Gençlik ve Spor Bakanlıkları olacaktır. Proje, Emine Erdoğan ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un katılımıyla İstanbul’da 10 Haziran’da başlamıştır. İlgili bakanlıklar ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile 81 ilde, tüm kıyı şeridi, göl ve nehirlerle su kaynaklarının temiz tutulması ve atıkların toplanmasını kapsayacak bir seferberlik şeklinde yürütülecektir. Projeyle yaz boyunca yapılacak çevre aktiviteleriyle dikkatler Türkiye’nin denizlerine ve su kaynaklarına çekilecektir. Yaz aylarında deniz kıyılarında ve su kaynaklarında temizlik çalışmaları yapılacak, kıyı ve deniz temizliğinin önemi anlatılacak, buna yönelik kampanyalar yapılacak olup, böylece sezon sonunda denizlerde oluşan kirliliğin somut olarak önlenmesi hedeflenmektedir.
Sıfır Atık Mavi Projesi, 10 Haziran’da İstanbul Boğazı’nda Su Altı Federasyonuna bağlı dalgıçlar ile dip temizliği ve deniz süpürgeleri ile kıyı temizliği yapılmasıyla başlatılmıştır. Proje tanıtımı kapsamında ayrıca Denizcilik Lisesi’nin bahçesinde öğrencilerle buluşuldu ve destek veren denizciler tarafından Boğaz’da tekne geçit töreni yapılmıştır. Proje kapsamında, yaz sonuna kadar 30 bin tonu plastik olmak üzere toplam 50 bin ton atık toplanması hedeflenmektedir. Ayrıca, kıyı bölgelerindeki oteller ve konaklama merkezlerinde, özellikle plajlara tek kullanımlık plastikler ve diğer çöplerin bırakılmasının engellenmesi, marina, limanlar, yük ve yolcu gemilerinden kaynaklı deniz kirliliğin önlenmesi, tatilci ve piknikçilerin kıyılar ve su kenarlarını temiz bırakmaları ve atıkların hep birlikte toplanması da amaçlanmaktadır. Ayrıca, projenin toplumun her kesimine yayılması için sanat, spor, akademi dünyasından isimlerin desteğinin alınması sağlanarak projeye destek verenlerden “Sıfır Atık Mavi Sözü” vermeleri istenecektir.
• Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi Ve Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Hakkında Duyuru
19 Temmuz 2019 Tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sitesinde Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi ve Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hakkında duyuru yayınlanmıştır.06.05.2014 tarihli ve 28992 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi ve Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5 inci maddesinin (aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında değişiklik yönünden) iptali talebiyle Danıştay 14. Daire’nin 2014/6194 esasına kayden açılan davada, 03.06.2015 tarihli ve E.2014/6194, K.2015/4810 sayılı karar ile anılan maddenin iptaline karar verilmiştir. Söz konusu karar Bakanlığımızca temyiz edilmiş, düzeltme yoluna başvurulmuş, ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/04/2019 tarihli ve E.2018/3569, K.2019/1733 sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.Bu kapsamda, çevre danışmanlık firması yeterlik belgesi başvurularının; 21.11.2013 tarihli ve 28828 sayılı Çevre Görevlisi, Çevre Yönetim Birimi ve
Çevre Danışmanlık Firmaları Hakkında Yönetmeliğin 9 uncu maddenin birinci fıkrasında yer alan :“Çevre danışmanlık firmasında en az 5 (beş) çevre görevlisinin sürekli istihdam edilmesi ve bunlardan;
a) Birinin, kamu veya özel sektörde çevre ile ilgili olarak en az 5 (beş) yıllık mesleki tecrübeye sahip veya 7 nci maddenin ikinci fıkrası kapsamında belge almış koordinatör çevre görevlisi olması,
b) En az birinin kamu veya özel sektörde çevre ile ilgili olarak en az 3 (üç) yıllık mesleki tecrübeye sahip çevre mühendisi veya çevre mühendisliği, çevre bilimleri veya çevre teknolojileri konularında yüksek lisans veya üzeri eğitim almış veya 7 nci maddenin ikinci fıkrası kapsamında belge almış çevre görevlisi olması,
c) En az birinin kamu veya özel sektörde çevre ile ilgili olarak en az 2 (iki) yıllık mesleki tecrübeye sahip çevre görevlisi olması, zorunludur.”hükmü doğrultusunda yapılması gerekmektedir.
YAYIMLANAN YÖNETMELİKLER
• 8 Temmuz 2019 tarih ve 30825 Sayılı Resmî Gazete’ de Yayımlanan Yönetmelikler
– Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
– Çevre ve Şehircilik Uzmanlığı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
– Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
• 12 Temmuz 2019 tarih ve 30829 Sayılı Resmî Gazete’ de Yayımlanan Yönetmelik
• 16 Temmuz 2019 tarih ve 30833 Sayılı Resmî Gazete’ de Yayımlanan Tebliğ
– Sürekli Atıksu İzleme Sistemleri Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
Tebliğ ile mevcutta 10.000 m3/gün ve üzeri kurulu kapasiteye sahip atıksu arıtma tesisleri için geçerli olan sürekli atıksu izleme sistemi kurma zorunluluğu kurulu kapasitesi 5.000 m3/gün ve üzerinde olan tesisler için de zorunlu hale getirilmiştir.Kurulu kapasitesi 5.000 m3/gün ve üzerinde olan ve kurulu kapasitesi itibari ile ilk kez Tebliğ kapsamına alınan tesisler için 2 yıllık geçiş süreci tanınmıştır.Böylelikle mevcut SAİS ağı daha da genişletilerek, ülke genelinde 5.000-10.000 m3/gün kurulu kapasiteli tüm arıtma tesisleri de sürekli atıksu izleme sistemine dahil edilecek ve arıtma çıkışlarının Bakanlığımızca on-line takip edilmesi sağlanmış olacaktır. Bu sayede teknolojik denetim ile tesislerin uzaktan ve etkin denetimi gerçekleştirilerek, su kaynaklarımızın kirletilmesi engellenmiş olacaktır.
• 30 Temmuz 2019 tarih ve 30847 Sayılı Resmî Gazete’ de Yayımlanan Yönetmelik