Atıktan Enerji Elde Edebilen ‘Akıllı Ev’ Tasarladılar
Türkiye’den 40 üniversite öğrencisi, “dünyanın en büyük üniversitelerarası sürdürülebilir konut yarışması” olarak bilinen Solar Decathlon Afrika için yosundan enerji elde eden ve toprak panel yapı sisteminden oluşan sıfır enerji ve sıfır atık konseptli çevre dostu “akıllı ev” tasarlamışlardır.Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ve İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ), inşaat, çevre ve makine mühendisliği ile mimarlık gibi 10 farklı branştan doktora, yüksek lisans ve lisans öğrencisi 40 kişiden oluşan ve kendilerine “Team Bosphorus” ismini veren takım, ABD Enerji Bakanlığı tarafından 2002’de başlatılan Solar Decathlon’da ilk kez Türkiye’yi temsil edecek. “Yosunun enerjisi toprakla buluşuyor” sloganıyla bir araya gelen takım, yarışma için sürdürülebilir enerji verimli, doğal malzemelerden oluşan, yenilikçi ve çevre dostu “akıllı ev” tasarlamışlardır.
Takım, açık koridorlu, avlulu Türk evlerindeki hayatı da andıran ve genellikle toprak olarak inşa edilen Fas’taki yerel ev tipolojisine verilen “riad” isminden de etkilenerek yaptıkları eve, ilk hecesiyle “yeniden” kelimesini, ikinci hecesiyle ise avlu manasında kullanılan “courtyard” ile “riad”ı çağrıştıran ve “yenilikçi riad” anlamına gelen “ReYard” ismini koymuşlardır. Sıfır enerji ve sıfır atık konseptli – Farklı ülkelerden 20 projenin kıyasıya rekabet edeceği 21 Ağustos’ta başlayacak yarışmada takım, 170 metrekarelik alan üzerine, yosundan enerji elde eden ve toprak panel yapı sistemiyle tasarlanan sıfır enerji ve sıfır atık konseptli, 2 oda 1 salondan oluşan 90 metrekarelik evi, 3 haftada inşa edeceklerdir.
Yarışma için tüm hazırlıklarını tamamlayan takım, evin yapımında ve iç dizaynında kullanacakları malzemeleri konteynere yükleyerek deniz yoluyla Fas’a göndermişlerdir. Mobilyasından mutfak eşyalarına kadar bir ailenin yaşayabileceği şekilde donatılacak evde, 2 hafta boyunca 5 kişi yaşayacak olup, Bu sayede evin ısı ve enerji değeri gibi çeşitli ölçümleri ve sayısal analizi yapılacaktır. Alanında uzman akademisyenlerden oluşan jüri tarafından bu ölçümler ile “mimari”, “market potansiyeli”, “mühendislik”, “iletişim”, “inovasyon”, “sürdürülebilirlik”, “sağlık ve konfor”, “cihazlar”, “ev yaşamı” ve “enerji” kriterlerine göre değerlendirilecek projelerden dereceye girenler, 28 Eylül’de düzenlenecek programda ödüllendirilecektir.Kendi elektriğini ve ısısını üretecek.
Düşük maliyetli, çok amaçlı ve esnek kullanım alanları yaratmaya önem verilen evde, Fas’ın geleneksel mimarisi sürdürülebilir yenilikçi bir yaklaşımla yeniden yorumlanacaktır. Mikroyosun teknolojisiyle atık su arıtımı ve güneş enerjisinin biyokimyasal çevriminin yapılacağı evden çıkan organik atık ve mikroyosun biyokütlesi biyogaza çevrilip yakılarak elektrik ve ısı enerjisi elde edilecektir. Ayrıca, yakım sonucu açığa çıkan karbondioksit gazı yosun havuzuna geri pompalanarak doğal döngü taklit edilecek, böylece sıfıra yakın karbon emisyonu sağlanacaktır. Öte yandan evde, PV (fotovoltaik) paneller, termal güneş panelleri, havadan suya ısı pompası, yerel doğal yapı malzemesi, evaporatif soğutma, faz değiştiren malzemeler kullanılacaktır.
• ‘Rekor’ Etkinliğinde 1 Milyon Kişiyle 11 Milyon Fidan Dikilecek
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, AA muhabirine, bakanlık olarak “Daha Yeşil Bir Türkiye İçin” sloganıyla 11 Kasım’da gerçekleştirecekleri fidan dikme etkinliğine ilişkin değerlendirmede bulunmuştur. Etkinlikle ağaç ve orman sevgisini geliştirmeyi, toplumun bütün kesimlerinin çevreye olan duyarlılıklarına katkı sağlamayı amaçladıklarını vurgulayan Pakdemirli, “Özellikle son aylarda çıkan orman yangınları neticesinde zarar gören alanların yeniden ağaçlandırılması konusunda vatandaşlarımızın yoğun taleplerine karşılık vermek için bu etkinliği düzenleyeceğiz.” diye konuşmuştur.
Bakan Pakdemirli, “11 Kasım saat 11.11’de yapacağımız etkinlikte yaklaşık 1 milyon vatandaşın fidan dikimine katılımını bekliyoruz. Öğrencilerden askeri birliklere, sivil toplum örgütlerinden kamu kurum ve kuruluşlarına, esnaftan işçilere kadar toplumumuzun bütün kesimlerinden vatandaşlarımızın katkılarıyla 81 ilimizde, 2023 farklı lokasyonda aynı anda vereceğimiz startla 3 saatlik bir zaman diliminde 11 milyon fidanı toprakla buluşturacağız.” ifadelerini kullanmıştır.Çalışmalar dünyaya duyurulacak – Etkinliğin, Orman Genel Müdürlüğü taşra birimlerinin koordinasyonunda yürütüleceği bilgisini veren Pakdemirli, çalışmaların, valilikler, il milli eğitim, sağlık ve emniyet müdürlükleri, askeri birlikler ve belediyelerle iş birliği içinde gerçekleştirilmesinin planlandığını söylenmiştir.
Pakdemirli, etkinlikle ülke genelinde yürütülen ağaçlandırma çalışmalarının dünyaya duyurulmasını hedeflediklerine dikkati çekerek: “İzmir’in Karabağlar-Tırazlı ve Muğla’nın Dalaman bölgesinde yanan ormanlık alanlar başta olmak üzere, bu yıl orman yangınları neticesinde zarar gören ormanlık alanların ağaçlandırılması çalışmalarında ilk fidanlar da 11 Kasım’da dikilecek. Yapacağımız başvuruyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi hedefliyoruz.” İfadelerini kullanmıştır.Bakan Pakdemirli, etkinliğinin, yanan alanlarla, köy okulları ve köy yolları başta olmak üzere okul bahçelerinden yol kenarlarına, kamusal alanlardan bozuk orman sahalarına, askeri birliklerden ibadethane ve sağlık ocağı bahçelerine kadar ağaçlandırma çalışması yapılabilecek bütün potansiyel alanlarda gerçekleştirileceğini sözlerine eklemiştir.
• Kuzey Kutbu’nda Gökten Plastik Yağıyor
Yeni bir çalışma, Kuzey Kutbu’nda bile karla birlikte gökten mikro plastik parçacıklarının yağdığını ortaya koymuştur. Bir litrede 10 binden fazla plastik parçacık bulmuştur. Bu sonuç, sağlığa etkileri henüz bilinmese de insanların plastik soluması anlamına gelmektedir. Kuzey Kutbu, dünyanın en kirletilmemiş bölgelerinden biri olarak bilinmektedir. Alman ve İsviçreli bilim insanlarının araştırmasının sonuçları bilim dergisi Science Advances’ta yayımlanmıştır. Uzmanlar, karda kauçuk ve lif parçacıkları da bulmuşlardır.Svalbard’da yapılan araştırmada uzmanlar kaşıkla topladıkları kar örneklerini şişelere doldurmuşlardır. Bu örnekler Almanya’nın Bremerhaven kentindeki Alfred Wegener Enstitüsü’nde incelenmiştir.
Testlerde beklenenden çok daha fazla parçacığa rastlandı. Bazı parçacıkların çok küçük olduğu için nereden geldiği tespit edilememiştir. Parçacıkların büyük kısmı bitki selülozu ve hayvan tüyü gibi doğal maddelere ait. Ama örneklerde plastik, araba lastiği parçaları, vernik, boya ve sentetik lif de bulunmuştur. Araştırma heyetinin başkanı Dr. Melanie Bergmann, BBC’ye “Biraz kirlilik bulmayı bekliyorduk ama mikroplastikler bizim için gerçek bir şok oldu. Kardaki mikroplastiklerin çoğu havadan gelmektedir.Araştırmacılar mikroplastiklerin rüzgarla taşındığını ve henüz nasıl olduğu anlaşılmayan bir mekanizmayla atmosferde çok büyük mesafeler kat ettiklerini düşünülmektedir. Sonra bu parçacıklar özellikle kar yağışı yoluyla Kuzey Kutbu’na inmektedir. Daha önce Çin’deki sanayi kenti Dongguan, İran’ın başkenti Tahran ve Fransa’nın başkenti Paris’te yapılan incelemelerde de gökten mikroplastik yağdığı tespit edilmiştir. Son çalışmaya katılmayan, Norveç Hava Araştırmaları Enstitüsü uzmanı Dr. Eldbjorg Sofie Heimstad, parçacık kirliliğin bir bölümünün o bölgeden kaynaklandığını kimi parçacıkların da uzaklardan taşındığını söylemişlerdir.
• Bilim İnsanları, Buzul Statüsünü Kaybeden Okjökull’a Veda Etti
İklim krizi, buzulları eritmeye devam etmektedir. İzlanda’da bulunan Okjökull buzulu, 2014 yılında, erimeden dolayı ‘buzul’ statüsünü kaybetmiştir. Bilim insanları, Okjökull’a, ‘Geleceğe mektup’ kazınmış mezar taşını andıran bir levha ile veda etmiştir.İklim krizi nedeniyle 2014 yılında, eridiği için buzul statüsünü kaybeden Okjökull buzuluna, bilim insanları anlamlı bir yazıyla veda etmişlerdir. Yapılan levha üzerine, İngilizce ve İzlandaca olarak, “Ok, buzul statüsünü kaybeden ilk İzlanda buzulu.
Önümüzdeki 200 yılda, tüm buzullarımızın aynı yolu izlemesi beklenmektedir. Bu anıt ne olduğunu bildiğimizi ve ne yapılması gerektiğini bildiğimizi kabul etmektir. Yaptığımızı sadece sen biliyorsun” yazılarak gelecekteki nesillere seslenmişlerdir.Bilim insanları, buzulların bu hızla erimesinin gelecekte çok büyük tehlikelere yol açacağını belirtmişlerdir. 2100 yılına kadar, 2 milyara kadar insan ya da dünya nüfusunun yaklaşık beşte biri, 2017 çalışmasına göre, yükselen okyanus seviyelerinden dolayı evlerinden iç bölgelere taşınmak zorunda kalınabilir. Milyonlarca insan, özellikle Hindu Kush Himalaya bölgesinde ve And Dağları’nda içme suyu için buzullara bağımlı durumdadır. Dağların yakınındaki kuru iklimlerde buzullar, yağış ve tatlı su topluyor ve daha soğuk aylarda buz olarak depolanmaktadır. Yaz geldiğinde, buz eriyor ve nehirlere ve akıntılara doğru akıyor, bu da içme suyu sağlanmaktadır.
• Etiyopya’da 12 Saatte 350 Milyon Ağaç Dikildi, Hedef 6 Milyar Ağaç
Etiyopya’da iklim değişikliği ile mücadele için kurulan Yeşil Miras İnisiyatifi (Green Legacy Initiative) 12 saatte 350 milyon ağaç dikerek bir rekora imza atılmıştır. Ciddi kuraklık sorunu yaşayan ülkede hedef, iklim değişikliğinin etkilerini karşılayacak kadar fazla ormanlık alan oluşturmaktır. İnisiyatifin asıl hedefi ise oldukça iddialı. Ekim ayına kadar ülkeye her biri yerli türlerde 4 milyar ağaç dikilecektir.
Yapılan tüm araştırmalar ağaçların hem insanlar hem de doğal yaşam için çok önemli olduğunu ortaya koymaktadır. İklim değişikliğinin yıkıcı etkileri ile mücadele eden ağaçların insan psikolojisinden temiz havaya, hayvanlara yaşam alanı oluşturmadan serinletici etki yapmaya uzanan faydaları saymakla bitmemektedir. Kosta Rika ve Hindistan da iklim değişikliği ile mücadele için yoğun olarak ağaç dikimi yapan ülkeler. Hindistan daha önce bir günde 50 milyondan fazla ağaç dikerek bir rekora imza atmıştı. Etiyopya’da dikilen ağaç miktarı söylendiği kadarsa bu rekor da böylece kırılmış olacaktır.
• Grönland’da Temmuzda 179 Milyar Ton Buz Eridi
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Fransa’nın Biarritz kentinde katıldığı G7 Zirvesi’nde gazetecilere yaptığı açıklamada, iklim değişikliğinin neden olduğu tehlikelere dikkati çekmiştir. Dünya Meteoroloji Örgütüne göre, atmosferdeki karbondioksit miktarının insanlık tarihinin en üst seviyelerine ulaştığını vurgulayan Guterres, “Dünyanın en büyük ikinci buz örtüsü Grönland’da temmuzda 179 milyar ton buz eridi.” ifadesini kullanmıştır.
Guterres, Sibirya, Alaska, Kanada ve Arktik Dairesi’ndeki yangınlar nedeniyle haziranda atmosfere 50 megaton, temmuzda ise 79 megaton karbondioksit salınımı olduğu bilgisini paylaşarak, şimdi ise Amazon Ormanları’nın haftalardır yandığını söylemiştir. Küresel sıcaklık artışının, bu yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında tutulması ve 2050’ye kadar sera gazı salınımının sıfırlanması gerektiğini vurgulayan Guterres, dünya liderlerine iklim değişikliği konusunda harekete geçme çağrısında bulunmuştur.
• “Buz Dağı Üreten Gemi” Fikri
Buz dağı üreten gemi, Kuzey Kutbu’nu tekrar eski haline getirmek ve küresel ısınma sorununun olumsuz etkilerini tersine döndürme çabalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Küresel ısınma gerçeğiyle mücadele etmek isteyen Faris Rajak Kotahatuhaha ve tasarımcı ekibi ilginç bir konsept önerisi sunmaktadır. Bu kapsamda Kuzey Kutbu‘nda yaşanan buz erimelerine karşı buz dağı üretecek bir gemi düşünülmektedir. Denizaltı benzeri gemi önce denizden haznesine su dolduracak, sonrasında ise bu su kütlesini buza çevirecek ve denizin belirlenen kısmına bu buz dağını bırakacaktır. Buz dağının sayısı arttıkça ise iklimin yavaş yavaş eski haline dönebileceği düşünülmektedir. Bu çılgın fikir aslında uluslararası bir yarışmada ikincilik ödülünü almıştır.
Siyam Mimarlar Birliği tarafından düzenlenen uluslararası yarışma için hazırlanan konsept videosuna bakıldığında ise hiç olmayacak gibi durmamaktadır. Tasarımcılar minyatür buz dağları oluşturmak için bir dizi denizaltı benzeri araç tasarımı önermektedir. Küresel ısınma çözümü olarak buz dağı üretmek Kotahatuhaha’nın ekibi bu konsepti, Kuzey Buz Denizi‘nin yeni buz kütleleri oluşturmak üzere iç içe altıgen buz blokların kullanılmasına dayanmaktadır. Denizden alınan su kütlelerinin dondurulmasıyla Kuzey Kutbu bölgelerinin “yeniden buzlanmasını sağlamak” amacı taşıyan bu proje oldukça iddalı durmaktadır. Tasarımcı, “Bu fikrin ana hedefi, küresel iklimin dengesi üzerinde doğrudan etkisi olan kutupsal ekosistemi yeniden kurmak” diyor ve bu senaryoda süreci geri döndürmek adına daha iyi bir hamle olduğunun ise altı özellikle çizilmektedir. Bu gemi konsepti dünyanın kutup buzları erimesine dair proaktif bir cevap olarak gösterilmektedir.